Bir yangının ikircikli iklimiydi
adeta iliklediğim yakamdan aşağı savrulan düğmeler gibi ve ipek teninde
sevginin, beyitler ektiğimdin beynamaz rüzgârın esintisinden ayrı düşen bir düş
yorgunluğu iken benimki varsa yoksa gerçeklerdi misilleme yapan.
Yorgunluğun müdavimi bulutların pürü
pak alnında yaşadığım kadar hayatın hem içinde hem dışında saklı bir mürit gibi
öykündüğüm huzurun şevki acının düşük yıldızı gecelerin de pekmez tadındaki o
devasa ağırlığı.
Sahi, kimdim ben ve neydi denk
düştüğüm?
Üşüyen yalnızlığımın sırtlandığı
yıllarda yıllanmış hüzün tanecikleri ardı ardına yağan kar tanelerinden
nemalandığım nasıl ki duygular da bir kış iklimi gibi ve evet, duygular kar
taneleri gibi bir bir s/üzülürken başımdan aşağı asla zarar vermeyen ve kıymete
bindiğim kadar da önceme adeta kıyamet alameti itildiğim köşemde köşegen
acılarımla açmayı ertelediğim o kapısı hayatın bodoslama dalan kimse içimdeki
seferi düşlere ve…
Yenik düştüğüm şarlatan hayat.
Yanık kokan içtimada geçen zaman.
Yağdığım kadar yâdım olan kar…
Kayıp bir kış masalı ve masada bir
başıma oturduğum kadar baş koyduğum yoldan da dönüşüm yok iken ve içimin
kıpırtısı arzı endam eden yüreğin kımıltısı sevgiyle eşleşen ve düş fakiri
insanlar ve aşk özürlü sevmemeye yemin etmişken bir kere ölümlü cihan.
Bir endamım vardı öncesinde.
Evhamla serildiğim yatak döşek hüzün.
Yakıcı tarifesi içimdeki ateşin
nefsime ettiği eziyet ve insan olmak adına edindiğim o tekil makam ve meziyet.
Sudan sebeplerle uzağında iken
hayatın yetmedi…
Sular seller gibi sevdiğim.
‘’ Sars aklımın cılız ayaklarını, kuşat
beni. Değişik şeyler
söyle ne olur, yeni bir şeyler söyle. Yıldım
ömrümün ka-
lıplarından. Beni duy ve anla.’’(Alıntı)
Kalıpsız.
Ölçüsüz.
Kasıntısız.
Kasıtsız.
Kasnağım kalemim kaynakçam sevgi ve
İlahi Aşk mademki…
Sırlarımdan sökün eden serlerim.
Şehrin surlarına serili benliğim…
Ve ansızın infilak edecekmişçesine
beni köşeye sıkıştıran alt belleğim…
Edimlerimde saklı hayallerim.
Hayallerim ve kilitli çekmecem.
Tüm çekincem…
Kazaya kurban giden gençliğim.
Mevsimlerden dikenli bir gül iken
mealim.
Hızına yetişemediğim kayan o kuyruklu
yıldız iken bir diğer kimliğim…
O halde sadece sars beni sarsıntıya
mahal veren sözcüklerinle yetmedi…
As beni kıblene yetmedi…
Arsız sevgimi ilah bildiğim değilken
İlahi Aşkın emsalsiz ışığında saklı iken inancım ve masumiyetim ve işte aşkın
tek Sahibi, yoktan var edene koştuğum kadar seni yok sayamadığım ve
yalnızlığımın tininde saklı bozduğum yeminim…
Kabımdan taştığım kadar tüm engelleri
de aşmışlığım yine de yine de…
Beni duy ve anla…