Çizgiler..Koyu bir karanlık olur önünde..Güneşini kapatan
bir sis bulutu.. Siyahla beyaz karışınca birbirine, iyilikle kötülük sıyrılınca
cenderelerinden..İşte insan o zaman hayat denilen şeyin kabından ayrılmaya
niyet edince, çizgiler onun için bir kader belirtisi olur.
Kesik kesik çizgiler zamanla bütünleşip, bir olunca zincir misali... Sonra bir
halka kopunca yerinden..İlmek olur, takılır boğazına ve sandalyeye tekmeyi
kendisi vurur insan..
Başı dönüyordu.. Farklı hayallere açılan pencere olarak bildiği haplardan bir
kaç tane yutmuş, üstüne de alkol alıp, arabasına kurulmuştu. Hayali ileride
zincirin kırılacağı noktaya odaklanıyordu. Akıl almaz bir süratle, gecenin
03.00'ünde ilerliyordu. Ta ki çizgilerin bütünleşip bir virajın sinesine
kendini savuruncaya kadar.. Dört beş takla atmış, bariyerleri ezerek
durabilmişti. Gecenin sessizliğini bir baykuşun acı çığlıkları bozuyordu.. .
Beyazlar içerisinde birileri... Ay parlaklığında... uğultulu konuşmalar ve anlaşılmayan
cümleler.. 40 gün öncesinde hatırladığı tek şeydi.. Bir anlık bilinci yerine
gelip, cennetten hurileri mi seyretmişti acaba... Oysa inanmıyordu... Ne
cennete ne cehenneme... Cenneti yaşarken, cehennemi de ölümünde kurmak
istemişti. Onun için her şey buradaydı... Yaşamış ve bitmişti... Oysa beyaz
cehennemin rengi değildi.
Evlat... Yine aynı ses... Tiz ve esrarlı... Eyyubu tanımaya başladın... Onun dünyasına girdin, yaşadığını hissettin. Can oldun yolunda, varlığının dehlizlerinde eyyubu hissettin ve bildin kendini... bundan sonrasını kurmak yine senin elinde.. Gölgelere esirdin sen, oysa Eyyub gölgenin aslına yönelmişti. Gölgeyle yaşıyordu ama gerçeğe hizmet ediyordu. Sen ise gölgeyi asıldan zannetmiştin. Bundan dolayı koşturdun peşinde, gerçeği bilmeden yıllar boyu.. Başını bir kez olsun gerçeğe çevirmedin... Ama sonunda Eyyubu tanıdın ya. Artık varlığının amacına erdin... Ruhun özgürlüğe ermeye başladı.
* * * *
Doktor bey... 102 numaralı odada kalan hastamız, tekrar garip davranmaya başladı. Camı açmış ve içerisi soğumuş ayrıca odaya yağmur damlaları sızmış.. Arkadaşlar kendi kendine konuştuğundan haber veriyorlar ve durmadan yatağının karşısında ki, boş alana yönelip, sanki bir şeyler dinliyor.. Sakinleştirici bir iğne yaptım. İlaçlarını da kontrollü bir surette veriyoruz efendim..
- Tamam kızım. Ben ilgileneceğim. Siz diğerleriyle ilgilenin..Korkulacak bir şey yok.. Gölgelerin ve gerçeğin savaşı onda hiç sonlanmayacak.. Eyyubun sabrı onu sakinleştirecek...
Hemşire sakin adımlarla odayı terk etmişti... Doktor bir
ömür kadar eski olan binada asılı tabelaya gözü ilişti. Elazığ Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi...