Bankacılık sektöründe ,sermayenin %60 nın yabancılaştığı günümüz Türkiye sinde devlet, bizzat vatandaşın boynunu tutuyor;Nasıl mı?
- Yok temerrüd faizi,işleyen faizin iki katı olarak,imzalı sözleşşmeye gereği uygulanıyor,
- yok yaptığın ödemeler, öncelikle Borçlar Yasası 84 e göre faizden düşüyor,
- yok tüm borçlarını kapatmazsan, borçla alakası olmayan ipoteğini çözmüyor,
- yok 65 yaştan yukarısın, diye kredi kullndırtmıyor,
- 1 yıllık sağlık sigortan, Allah korusun kansere yakalanırsan yenilenmiyor,
- kendi camlarını,masalarını sene sonu vergi maliyetleri çıkmadan yenilerler.Karlılıklarını düşürüp daha az vergi vermektir asıl gayeleri.
- Tezgahına gelir POS mkainası koyar sen %20 kar etmezsin o komisyan der genel gider der kesintisi %20 yi bulur.
- çek için para bloke eddirir, ödenmeyem cek için öngörüln 650 tl yi bile ödemez,
- konut kredisi dersin 2.000 tl ekspertis alır dosya hazırlama diye para keser,a
- Ama bunların hiçbirisine fatura kesmez.
Sadece bir bankanın havale bedeli tutarından oluşan, yıllık kazancının personel genel giderini karşıladığını söylediğimizde, sakın dudağınız ucuklamasın. Ya da yıl sonu yaklaştığında bankaların vergi yerine bir kaç yüz milyarı bulan bina tadilat ve tamiratlarını gider göstererek vergi yerine imaj tazelediklerini, söylememizde abesle iştigal olmaz.
Tüm vergi ve harçlar kanununda yer alan muafiyet ve istisnalardan yararlanarak dava ve icra takiplerinde normal vatandaştan daha cok güçlü olan BANKALAR GİDEREK azgınlaşıyorlar.
Harc ve masraflardan muaf olarak davalar acıyor,tedbir kararları alıyor,milletin birkaç kuşakta sahip olduğu fabrikalarına haciz uygulayarak, çalışmasını engelleyip,ticaret yapamaz hale getirerek batırıyor.
Birkaç kuşakta oluşan marka imajını, yerle bir ediyor.Bunu ,genel müdürünün gözüne,düşük riskle yüksek performansla girmek isteyen 25-30 yaşındaki genç adam şube müdürüne yaptırıyorlar.
Ve devlet de bizzat bu işe aracılık yapıyor. İcra memurları ve kolluk vasıtası ile istihdam oluşturan vergi geliri olan,yıllara dair üretim merkezlerini yok olmasını onun yerine yabancı marka ve ürünlerin doldurması vergi mevzuatı ile de destekliyor.
Geçen denizli de en büyük tekstil firmasının batmasından sonra oradaki sanayici ve iş adamları şahsın, Denizli ye katkısı dolayısı ile onuruna yemek düzenlemiş ve şahsın gözlerinden yaşlar akıyordu.
Ne için ?
Ufacık bir büfe bile acsanız işini oturtmanız için yaklaşık 1 yıl gerekir.
Koskoca bir sanayi devini, 30 yaşına kadar babasının ekmeğini yemiş, genç bir banka müdürünün yada banka avukatının insiyatifi ile ortadan kaldırıyorsunuz.
Evet alacaklı her zaman haklıdır. Ama normal şartlar altında .80.000 TL borca 300.000 TL 6 ayda temerrüd faizi uygularsanız artık ortada normal şartlar yoktur.
İmtiyaz vardır. Kayırma vardır. Oysa Anayasa göre hiçbir kurum yada guruba imtiyaz tanınamaz.
Sermaye olarak YABANCILAŞAN bankalar , kendi ülkelerinde sahip olamadıkları HUKUKİ İMTİYAZLARA ülkemizde sahipler.
Anayasa 10 madde de kanun önünde herkesin eşit olduğu öngörülmüştür. Eşitlik ilkesine göre eşit işe eşit muamele gerektirir.
Bankalar vatandaşa nazaran harc ödemez,ihtiyati haciz kararı alırken temniat yatırmaz,satışa katılır ,KDV bile ödemez.
Yerli banka olsa dersin tamam ama yabancı ülke sermayesine katılım her geçen gün daha da artırıyor.
SONUÇ………:Bu millet ilk defa 1856 ıslahat Fermanı ile Yahudi bankerlere borçlanmış ve 1876 yılında yabancıların egemenliğindeki mecliste özerklik-federasyon-bağımsızlık istekleri ile karşılaşmış ve ulu hakan Abdulhamit in meclisi kapatması ile bu nidaları kesmiştir. Bu ülke bagımsızlığı için özgürlüğünden vazgececek milyonlarca insan vardır. Herkes haddini bilecek…