Kaşıkçı..!

Kır lalesine ellerinle hediye dağıtan!

Boyunduruk çitleri kalktı senli kalple

Altın çekirgeler yağıyordu bardaktan boşanırcasına

İçi su dolu bardak nefesine misafir

Bir tendir tene karışan ve ruhu küstürmeyen

Çatlamış eller bahar topraklarında yıkanır

Bin toprak şehadet özlemine mektup yazar…

Daha söndürmedim ateşimi

Su dökmedim gözyaşlarımla ıslanmış masama

Pervazımda uyuyan kırlangıca vardı diyeceklerim

Sözün bittiği yerde süpürüldü uçurumlar

Bu yüzden gemiler batmıyordu deryada

Bir göz çapağı bana seherimi küstüremez

Küstüremez ellerinden süzülen altın kıvılcımları

 

Kaşıkçı..!

Diyar diyar kalem işçisi aradım terleyerek

Bir gülsuyu aradım çorak tepelerde

Gül’den haberi olmayanların dikeni battı içime

Acı çektim..sendeledim..ama sabrettim

Yılan düşlerini astım sessiz korkuluklara

Elimde bir keşkül gölgesiyle yola koyuldum

Mert kuğular tebessüm bohçalarıyla süzülüyordu

Damarımdan akan en son kan da böyleydi..

Bir gurbet akşamına nasıl perde çekilir

Gecekondu yalazında bir güneş ömre bedel

Bir adımında ateş,bir adımında su

Sönmeyen bedende kavrulmadır gözyaşları

 

Kaşıkçı..!

Beli bükülmüş yıllarını düşünme artık

Kadife teneşirine ölüm daveti kâr değil

İstersen gelmez pırlanta kapılar

Kar beyazlığı kaplamış gece yudumlarını

Kapı eşiğine buğday bırakmış bir güvercin

Gökyüzünde kalender bir musluk budur aslında

Yağmurdan önce yağan ve bırakılan

Dudaklarında pişmanlık kalbinde kasvetinle

Satın alamazsın en saklı hikayeyi

Sır düğümleri ateşe kement..

Her ateşi yakar mı zannedersin!

Kor rikkati aşkın pazarındaysa..

 

Kaşıkçı..!

Eğil ve anahtar deliğinden bak

Geri adımında vardır bir bekleyenin

Göz kurnasında yalvaç tavsiyelerini hatırla

Huzur çeşnisi bir kulaçla atılır hayata

Yeter ki abone ol sırrın zülfüne

Ayak altlarına serilir taflan ikramı

Darağacını mektubuyla asanlara sevinelim şimdi

Yılgın infilak ezgi tepesine sığmaz

Bir kaşık imbat serinletsin yuvamı

Hünkar olmak siftah ile değil kaşıkçı!

Her ilacı derdine çare mi sanırsın..

 

Kaşıkçı..!

Gitti artık akşamın panayır çadırları

Ateşin kalbinde buldum aradığım kalemimi

Mermer infazında yaprak hışırtısını görüyorum

Bir düşen yaprağa ver kalan diyetini

Uzasın serviler ömrün kısaldıkça

Kumru güfteleri solmaz ziyaretçin olur

Her kirpik taşır veciz bir ölüm

Ellerinde elmas çiçek taşıyanlar

Bırakırlar toprağa somaki hislerini.

 

                    Gürsel ÇOPUR

( Parmak İzi Koleksiyoncusu başlıklı yazı Gürsel ÇOPUR tarafından 27.07.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.