Hayat çok kısa arkadaşım. Her geçen saniye ömürden çok şey çalıp götürmüyor mu?

 

Hiçbir şey düşünmeden, bir kereliğine olsun kendin için yaşasan ne olur sanki.

 

Merak ettiklerini, acaba nasıldır diye düşündüklerini denesen ne kaybedersin. Mesela

bıraksan rutinliği. Bir defaya mahsus deliversen yasaklarını.

 

Yasaklarını diyorum, çünkü bizler koyuyoruz kendimize yasaklarımızı, bizler belirliyoruz

yaşam çizgilerimizi.

 

Çok ciddi bir toplantıya bir kot bir tşörtle gidilse ne olur. Çok çok hafif bir tebessümle bakar

insanlar ve sonrasında unutulur gider. Denemeden bilemezsin ki.

 

Hayat su misali akıp gidiyor ellerimizden.  Anı yaşamak gerek diyor yaşayanlar. Sağlığın

yerinde iken o çok merak ettiğin sigaranın tadına bir kerecik baksan inan ölmezsin. Mesela

bu güne kadar yüreğinin bir köşesinde bütün tabulara rağmen deli gibi sevdiğin insanın

gözlerine bakarak seni seviyorum desen ve o mutluluğu yine yüreğinde hissetsen.

 

Evin ve araban var işte. Ne diye bir fazlası için koşturursun ki. Kim mezarına götürebildi evini

arabasını malını. Kanuni Sultan Süleyman demedi mi? “Öldüğüm vakit sağ elimi tabuttan

dışarı çıkarın ki bu dünyadan Kanuni bile bir şey götürememiştir öbür tarafa o görülsün”. Ne

götürebileceğiz ki. Bir gülümsenin, bir sadaka yerine geçebildiği dünyadan.

 

Yolcu olduğumuz handa, kısacık zaman dilimin paylaşırken neden asık suratlar, neden bir

şeyleri geriye ötelemeler?

 

Ötelediklerimiz, ertelediklerimiz aslında bizim isteklerimiz. Hep birileri için bir şeyler

yaparken kaybettiklerimiz. Geriye dönüp bakıldığında “keşke”lerimiz. Ne çok keşkeler

biriktiriyoruz yaşamda. “Keşke” ler yerine “iyi ki” lerle doldurabilsek zamanı daha mutlu

hissetmez miyiz kendimizi. Önemli olan önce kendi mutluluğumuz değil midir? Kendi

mutluluğunu sağlayamayan insan kime nasıl yardım ederde nasıl mutlu eder karşısındakini.

 

Her sabah ilk karşılaştığımız yüz kendi yüzümüz değil mi. önce kendimize haksızlık yapmayı

bir kenara atarak o yüze gülümseyip. Bugün çok güzel olacak diye fısıldasak ve gün boyu

devam etse o gülümseme yüzümüzde.  Ölü gibi bakışların ne insanın kendi ruhuna ne de

sevdiklerine bir hayrı yok. Etrafımızdaki sürekli mutlu etme şansımız elbette ki yok. Ama hiç

değilse pozitif bir enerji yaysak da bir küçük dudak kıvrımına sebep olabilsek

 

 

Hayat gerçekten çok kısa ve geç kalmayı hiç affetmiyor

 

 

Gülhun ERTİLAV

 

 
 
 
 
( Hayat Çok Kısa başlıklı yazı Gülhun ERTİLAV tarafından 20.03.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.