Şimdi ki gençlikle bizim aramızda çağlar var dediğim zaman, bana ters ters bakanları görüyorum ve  kendimi anlatamıyorum.

 

Benim çocukluğum  en az diğer çocuklar kadar  iyi geçti. Değişik değişik   topaçlarım,  bebeklerim  hatta  bir de  bilyeli  arabam vardı. Bahçe içinde kendimize ait   3 odalı, verandalı  bir evimiz vardı. Sabahları  bahçede yaptığımız kahvaltının tadını   hala arıyorum. Bahçemizde bir de büyük bir erik ağacımız vardı.  Rahmetli babamın, bana ve kardeşime yaptığı salıncağımızı,  arkadaşlarımızla paylaşır;   yaptığımız gürültüden dolayı annemden en çokta ben   şamarı yerdim. Şamar dediysem de   ciddi bir dayak değildi. Yalancıktan tabiî ki.

 

Maddi imkânsızlıklar, kış ayının ağır geçmesinden, masrafların çoğalmasından  dolayı  genelde kış aylarında   boy gösterirken,  en çokta yeni aldığımız TV yi  elektriklerin sıkça kesilmesi yüzünden izleyememek ve büyük odamızda bulunan kuzine sobanın  etrafına esir olmak, hiç hoşuma gitmezdi. O zamanlar  elektrikler hem çok sık kesilirdi hem de   annemiz  erken yatmamız için   elimizde ki mumu da alır  götürürdü. Ben derslerimi genelde mum ışığı altında yapan bir çocuktum.  Hayli de yaramazdım ne derlerse aksine gider, annemle çok takışırdım.  Azıcık annemden azar işitsem  annemi babama şikâyet eder,  evde   tartışma çıkmasına sebep olurdum.

 

Öyle böyle derken, zaman  geçti bizler büyüdük ve hatta yaşlandık desem çok daha doğru olur. Peki ya şimdi…


Şimdiki gençlik bir başka…  Ne kadar düşünsem de  aklım  almıyor  ya da benim kafam basmıyor. Ellerinde en son  model telefon,   istediği zaman istediği yerde  ve en basiti genelde kendilerine ait  odaları hatta çalışma masaları bile var ama ders çalışmak başarıya ulaşmak için heves yok.   Alınan hiç bir şeyin kıymetini bilmedikleri gibi  bir de her şeyde doyumsuz ve de mutsuzlar. Evden kaçmayı düşüneninden tutun da  anne ve babaya saygı neredeyse yok gibi.

 

Kendi çocukluğumla şimdiki gençliği  aynı teraziye koyduğum zaman,  aradaki fark o kadar büyük ki akıllara sığmıyor. Nerde biz, bir  sinemaya gitmek sadece  ailemizin tekelinde olan bir şeydi.   Yalnız gitme şansını bırak, hayal bile edemezdik. Üstelik aynı kitabı, kalemi  hatta ortak  okul çantası kullandığımız da çok olmuştur.  Bana küçük olan kıyafetim kardeşime yeni olarak  gelirdi. Ve nerede şimdi ki kalemler, boyalar  kısaca okul gereçleri. Annemiz bize bir lira verirdi,  kardeşim ve ben teneffüste iki gazoz  ve iki simit alırdık ki oda haftada    en çok üç gün  olurdu. Ya şimdi ki  gençlik. Neredeyse ellerine 100 TL harçlık verildiği halde memnuniyetsiz bir hayat sürüyor.   Bu gün nerede marka kıyafetler, kaliteli mağazalar var tamimiyle  gençlik tarafından talan ediliyor konumda,  işte bu yüzden  ben her zaman derim ki;bizler yani eskiler,  yokluk içinde olanla yetinmesini bilen,  yeni alınan bir çift çoraba bile sevinen nadide bir  çocukluk yaşadık ve  her zaman da hep mutlu olduk.

 

Peki ya şimdi ki  gençler ne kadarı  olduğu durumdan mutlu ve aramızda ki fark edilecek kadar  yok mu?

 

Karar siz dostların küçük bir anımsamadan doğan sade bir yazı olsa da  ben o zamanda yaşamış olmanın  şu an hazzı içindeyim.

 

      

 

( Geçmişte Ki Bizler Ve Şimdiki Gençler başlıklı yazı Aysu tarafından 31.10.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.