Erik Dalı
kimbilir
bu yüzdendi aceleci yanımın
nisan mutluluğuna
geç kalmak istemeyişi
oysa,
korkardım
ağaçlar tomurcuğa durunca
aşı kalemine çiğ düşmüş
sürgün sevdaların kayıp kütüğüne
tutunamamakdan
bir bilsen
kaç rengi ruşvet verdim
baharın koynuna
ve kendimi bildim bileli
kaç kez tav olsun diye toprağı öptüm
can suyu niyetine
senli müjdelerde
şimdi ’büyüme’ dediğin yerdeyim
kıştan kalma melodilerim bozulmuş
yarı uykuda köklerim havalanırken
zehirli porsuk kırmış tüm saksıları
varsın olsun
zira yanıbaşımda şerbet niyetine
varlığınlayım akşam sabah
yokluğunda
ah bir kezde şu çalımlı erguvan
sıyrılıp vaktinden önce
açmasa ne olur
kabarır hasetten bodur tabanım
cemre kalıntıları var kirpiklerimde
nefesini vur yüzüme
özlemindeyim
gönlüm yanık
aklım kaçık
o nedenle rutubetli duygularım hesaplaşır
fırtınalı bilinmezlerde
bilmez ki
serde aşık
cana dolaşık
bırak deli dolu yüreğim iklimine aksın akçe pakçe
hep sana sürgün
biraz yorgun
gıcırdayan sığınak ortasında
hasat zamanı gıdım gıdım
kabuğumda büyürken lisanında budandım
hasretle
kokunda sinmeye
güzel görünmeye
terbiye edilirken öte yanım
okşa beni
gözlerinde açayım erik dalı gibi...
Nezahat YILDIZ KAYA
.