...
Ellerin beni çoktan sardı bile
Gidişim imkânsız artık
Mahşere çalan ruhundan
Günahsız iki göz lazım bize
Çürümüş bedenlerin simasında
Gülümseyen
I
Uyusam uyanamam biliyorum
Gözüm de bir göz
Ürkmüş
Üşengeç ve çekingen
Rüyalarını sırtında taşıyan bir kız
Hiç bu kadar sevmemişti
Elindeki eli
İlk dudak payı öpüşünü
Nefesimde duyduğumda
Dedim ki
Ha öldüm ha öleceğim
II
Gitsem dönemem biliyorum
İçimde bir kırılmışlık biriktiriyorum
Gülüşünü diyorum
Unutsam ne yazar
Koynunda ölecektim hani
Cevap yok. . .
III
Konuşsam susmam biliyorum
Ne çok şehir türküleri çalardı önceden…
Cami avlusunda maviş bir bebek
Ayşe kadın günah işlemiş
Sütü bereketsiz
Susmuş bütün radyolar
Bizim buralar sensiz
Bir kez daha sarıldım
İhanetin yayılan ekmek kokusuna
Sadece bir kez daha
Öpebilmek için seni
Neme lazımsa. . .
IV
Ölsem, ölemem biliyorum
Senden daha başka bir şeyle
Öldüremiyorum kendimi
Yitik
Üstelik tırnaklarının içi kir dolu
Bağından koparılmış ellerinden
Medet bekliyorum
Mis kokulu aşkların öpüşmelerinde
İlk kez
Dudaklarımı ısırırcasına kanatıyorum
Son kez değdiği için dudaklarına…
Sustu sonra gün
Ardından ölüm
V
Ölecektik az daha…
Dur!
Daha değil.
Slogansız devrimlerin
Gece vardiyasında
Hem
Ülkemin darbe tutanaklarında
Duyacağım yine nefesini
İnce ince taranmış kirpiklerinin ucunda
VI
Bir gün komünist diye atarlar içeri
Saatimi sol koluma taktım diye
Bilmezler ki o saat
İlk tılsımda duyduğum
Ruhun hediyesi
Diri diri gömdüler sonunda
Birbirimizi sevmişliğimizi
Seni
Beni
Bizi…
Aşkda da siyaset yapmazdık ya…
***
Gökçe Üstündağ - Nisan 2013
Saklı Düşler