Ne vakit bir dalgın can görsem
Uzaklardan halinin serencamında
bir vakit kederle eylensem
Düşlerin insicamına ne desem,
düşünmenin ufkumda ki gamına ah uzar etsem
Acaba kimbilir deyip, o melül
mecalinin perdelerini hiç çekmeden niyaz etsem ve tebessüm ederek geriye
çekilsem
Her doğan can beşer olarak
varolur
Ancak sosyal denge ve
sünnetullahın gereği sabiye her gönül yar olur
Kimsesizlik ne kadar meşekkatli
ve elim bir hissiyat ayazında nefeslenemek nar olur
Hazan afakımda timsallenen
ibretin şiarında halimin her lahzasına duçar olur, şad-u şevkin icmalinde
hazz-ı efkar ar olur
Rabbime ne kadar hamt etsem
azdır
Artık ömrümün uzatmalarını
yaşadığım hak ve hakikat –ikramdır
Hekimler neler söylemişlerdi,
artık yolun sonu olabilir diye nezaketle tenbihlemişlerdi, nasıl meraktı
Refikam ne güzel ve ne kadar
zarif bir eda ile bakarken sakın hayı adeta haykırıyordu, opera olmamamı
istiyordu
Ey ehlim, gönlümün süruru zevcem
Neden bu kadar telaş içindesin,
yoksa gideceğim yerden emin mi değilsin dedim
Gözyaşlarını tutamıyordu,
meraklanma Rabbimin huzuruna gitmek için asla kaygılarınla zan içinde yüreğini
hırpalama diye tebessüm ettim
Vasiyetimi ve emanetelerimi tek tek sıraladım, evlatlarıma
tahkik ve emr-i bilmağrufu hatırlattım ve sonra yoğun bakımda gözlerimi
açmıştım…
Mustafa CİLASUN