Sevgili dost,
Buradaki “dost” meselâ siz olabilirsiniz.
Kaderimizle birlikte “yaşam” bize bir hediyedir.
Kendimizi hatırladığımızdan beri bir takım isteklerimiz ve beklentilerimiz oldu. Hepsine ulaşmamız tabii ki mümkün değil. Örneğin meslek seçimi gibi…
Zamanın şartları ve imkansızlıkları istenilen mesleği seçmemize maalesef yardım etmedi. Buna rağmen kaderimizde bize yazılan mesleği kabullendik ve rızık kapımız diyerek hakkıyla yapmaya gayret ettik.
Zaman içinde öyle benimsedik ki, işimizi ve iş yerimizi kendimizin zannettik ve gerçekten severek çalıştık, işimizi sevince de hiç yorulmadık.
İnanılması zor ama emekli olurken hiç yorgun değildim.
Elbette çok daha üst düzeylerde bir mesleğimin olmasını isterdim ama olmadı, olamadı. Olması için zorlamanın sonuç vermeyeceği bilincindeydim. Biliyordum ki, yoktan yonga bile kopmazdı. Diretmek, ailemi, kendimi ve yakın çevremi üzmekten başka neye yarardı?
Kaderimdeki seçeneklerin en güzelini tercih ettim.
Fazlaca dikkat isteyen ve oldukça riskli olmasına rağmen iyi ki de bu mesleği seçmişim, bankacılık hanımlar için güzel ve ideal bir meslek bana göre...
Bu sürecte farklı katmanlardaki halkı tanıma fırsatım oldu, fakir, zengin, makam sahibi, çalışkan, tembel, dolandırıcı, üçkâğıtçı gibi... Yoksul ama dürüst, çalışma gayreti içinde olanlarla tutumlular da vardı, kabuğunu kırıp sınıf atlamak istedikleri her hallerinden belliydi.
İşlerini ücret ödemeksizin yaptırabilmek için cambazlık yapanları da gördüm, çıkarları için yalan söyleyenleri de…
Yaşantımın en büyük ve en verimli eğitim süreci olmuştur bankacılık...
Bankalar para odaklı ticarethaneler, çalışanlarının sonrasındaki yaşamı ve görüşlerini olumlu etkilediğine şahit oldum.
Mesleğin ana felsefesi olan tasarruf ve tutumluluk kişiliğimin değişmez özelliği oldu...
Yaşamda “kabullenmişlik”, huzuru bulmada belli başlı faktörlerin ilk sıralarında yer alır.