DOĞRUSU
Her konuda bir şeyler anlatma çabası, insanın belki de en önemli
özelliklerinden biridir.
Bakışıyla, duruşuyla, yürüyüşüyle, gülüşüyle sürekli bir şeyleri yansıtmayı,
bir şeyleri anlatmaya çalışır insanoğlu.
Anlatma çaba ve gayreti, insanı diğer varlıklardan farklı kılar.
İnsan anlattıklarıyla, anladığını, bildiğini ispatlamaktadır kendi lisanınca.
Bilen, öğrenen, algılayan ve bunları diğer insanlara anlatan insan,
rahatlamaktadır bir şekilde. Rahatlamaktadır fakat her anlattığı ile rahatlatmakta
mıdır acaba?
İnsanın insanı rahatlatması, bence biraz da anlatmaya çalışması kadar, anlamaya
çalışmasıyla da doğru orantılıdır.
Anlatmayı seven insan, başkalarının anlattıklarını da dinlemeye ve
dinlediklerini anlamaya çalışmalıdır ki, mutlu olduğu kadar da mutlu kılsın.
Günümüz insanı maalesef anlattığı kadar anlatılanları dinlemiyor. Herkes
beni dinlesin ve anlasın diyor da, kendisi çok fazla kimseyi dinlemiyor.
Dinlemediği için de anlamıyor, anlamadığı için de anlattıkları faydalı olmuyor.
Doğrusu şu:
İnsan önce anlamaya çalışmalı, anlamalı ve anladıklarını anlaşılır bir şekilde
anlatmalı.
Anlamaya çalışmayan insanın anlaşmasının mümkün olmadığı artık bir sır değil.
Anlayan, anlamaya çalışan insan, insana saygılı, fikre hürmetkâr, meseleye
vakıf insandır.
Anlamaya çalışmak, anlaşılır olmanın temel şartıdır.
Bundan böyle anlatmaya çalıştığımız kadar da anlamaya çalışalım mı?
Ne dersiniz?
Fikri HAKLI