DÜŞÜNMEYEN DÜŞER
Düşünmek bir erdemdir elbette. Herkes
düşünmez, düşünemez derinlikli.
Düşünmenin derini de mi var demeyin
sakın. Derin düşünmektir zaten bu yazıda anlattığımız.
Derin düşünmek, etraflıca düşünmek,
bilgilere, belgelere dayanarak düşünmek; düşünülen konunun üzerine bütün
samimiyeti ve dikkati ile yoğunlaşmaktır.
Yoğun düşünce, kendine zarar vermek değil,
projektörlerini içten dışa, dıştan içe çevirerek detaylı bir tarama yapmaktır
olay, nesne ve varlıklar hakkında…
Varlığı var kılan sadece boyutu ve buutu
değil, nesneler karşısında, varlıklar içerisinde kendine has duruşudur. Duruşu
olmak, düşünce temeline dayanmaktır.
Düşünceyi her şeyin evveline yerleştiren,
düşünerek düşündürmeye yönelen, düşünerek konuşmaya doğru yürüyen, düşünerek
düşmekten kurtulmaya ayarlanan insan; insanlığın ilk basamağı ile son basamağı
arasındaki mesafeyi bir hayli kısaltmış, uçurumdan uçuruma köprü kurarak hem
kendini hem de hem cinslerini dipsiz derinliklere, sivri kayalıklara, dalgalı
sulara düşmekten kurtarmış demektir.
“Karaya vuran balık gibi kuruda kalmayan,
zihin kuraklığı yaşamayan, olaylar karşısında apışıp kalmayan, ayakları
eteklerine dolaşıp kısa mesafeleri bile aşılmaz kılmayan, sakin, kendine ve
kimliğine saygı duyan, doğruyu duyurup, sözlükleri manalandırdığı kelimelerle
doyuran insanlardan olmak için düşünmeliyiz” diyen bilge kişiler,
düşüncelerimizi aydınlatan deniz fenerleridir.
Öyleyse buyurun düşünmeye, düşündüğünü
düşünen insanlara sunmaya, düşünmeyenleri düşündürmeye yönelik fikir
jimnastikleriyle düşünce adamalarına yaklaştırmaya…
Unutmayalım ki düşünmeyen düşer.
Fikri HAKLI