İSLÂMİYET VE BİZ
İslamiyet,
en hakiki manasıyla hak ve hakikat güneşidir ve insanlık her zaman ona
muhtaçtır.
İslam dininin bilinmediği, kurallarına
uyulmadığı yerlerde belki para, servet, mevki bulmak mümkündür; fakat huzur
bulmak asla ve asla mümkün değildir.
Huzurun kaynağı İslam’dır ve akıllı
insanlar zevkle ve şevkle ona yöneliyor.
Onun
ikliminde dinlenip, onun coğrafyasında mana kazanmak için yarışıyor.
Doğu da, Batı da, Güney de, Kuzey de
İslam’a hakkıyla bağlandığı, prensiplerine uyduğu, direktiflerini uyguladığı
zaman insanlık her türlü çileden, yokluktan, mutsuzluktan, ekonomik manada
kuvvetsizlikten mutlaka kurtulacaktır.
Bugün sorun, İslam’ı bilmemekten daha
çok onu hakkıyla uygulamamaktır.
Bir sistem bilinmekle değil, usulüne
uygun uygulanmakla, nimetlerini sunar.
Eğer
"İslam var fakat mutluluk yok" deniyorsa orada bir başka yanlışlık
var demektir.
İslam’ı bütünüyle kabul eylemeden, onun
kurallarına hakkıyla uyulmadan, onun gösterdiği hedefe onun ilkelerine
bağlanarak yönelmeden, kurtuluş, zenginlik ve mutluluk ummak nafiledir.
İslam’ı bilelim, İslam’ın prensiplerini
hayatımızın her boyutunda uygulayalım, İslam’ın buyurduğu gibi insani
özelliklerimizi koruyup geliştirelim; İslam ile yeniden dirilmeyi kimse
engelleyemez Allah’ın izniyle.
Haydi insanlar, İslam’ın öğütlediği
şekilde İslam’a yapışalım.
İslam’ın direktiflerini hayatımızın her
boyutunda şuurluca uygulayalım.
İslam’a uymayanları, İslam’ın insanlara
sunduğu hoşgörü ile uyaralım.
Öncelikle tatlı dilli, bilgili, insaflı
ve ileri görüşlü bir Müslüman kimliğini koruyalım.
Eğer inanırsak, bağlanırsak, gereğine
uygun gayret gösterirsek elbette zafer inananların, zafer bizimdir.
Fikri HAKLI