Nazar değmişti
sanki erenlerin bağına,
Kınalı kekliklerim
gelmez sümbül dağına,
Hüzünlerim toy
kurmuş şehrimin otağına;
Meclislere
süzülür esmer yüklü katranlar,
Hani nerde
söyleyin eskimeyen cananlar!
Türkülerin
koynunda şimdi var mersiyeler,
Göklerden
şehre girmez nur dolu hediyeler,
Keremler soldu
birden, bozuldu hikâyeler;
Avcılar
silahıyla vuruyordu ceylanlar,
Hani nerde
söyleyin eskimeyen cananlar!
Bülbüller raks
etmiyor güllerin etrafında,
Âşıklarım yol
alır şeytanın tavafında,
Canlarım yer
almıyor doğruluğun safında;
Yok oldu
birdenbire dillerdeki ummanlar,
Hani nerde
söyleyin eskimeyen cananlar!
Pervane
sevdasıyla yığsa da çareleri,
Tahirlerim
zerk etmez tutuşan Zühreleri,
Gönlümüzü
sarıyor yangının zerreleri;
Şimdi artık
kalplerde oluşurken hüsranlar,
Hani nerde
söyleyin eskimeyen cananlar!