Sensiz
denizin tadı yok!
Ani bir
manevra ile
Sandalımın dümenini sahile kırarım.
Olur ya!
Belki sahilde ayak izlerini bulurum.
Ya da, kumsala oturup tek başıma,
Senin
yerine dizlerime sarılırım.
Sonra içi boş bir kalp çizerim.
Hani diyorum, yokluğumda gelir de görürsen,
Belki
isimlerimizin baş harflerini,
Yazarak doldurursun içini...
Birden bire duygusallaşır,
İçin için ağlamaya başlarım.
Dudaklarımı yakan, yanaklarımdan süzülen,
Gözyaşlarım
olsa da,
Deniz
suyundan tadına alışkınım,
Yakmaz dudaklarımı gözyaşlarım.
İşte
ben seni, her gün ardından döktüğüm,
Gözyaşlarımın
tadında sevdim…
Hafiften
rüzgar esmeye başlar...
Yüzümde
hissederim, kurutur tenimi.
Yapraklar
sallanır ses çıkarmaya başlar,
Güftesi yarım dinleyemediğim şarkı gibi
Dalarım sensizliğe...
Olabildiğince uzaklarda ararken,
Senli hayaller kurarım.
Sanki
rüzgar kokunu getirmiş bana...
Derin bir nefes alır, içime çekerim.
İşte
ben seni
Deniz
kenarında kurduğum hayallerim de sevdim...
Aniden
yaz yağmuru çiselemeye başlar.
Ne de
çok severdin,
Yaz
yağmurlarını...
Özgürce...
İliklerine işlercesine ıslanana kadar,
Yağmurda
yürümeyi.
Belki
de,
Çiseleyen
yaz yağmurlarında,
Islanıp
Seni
düşünmek gibiydi sevmek...
İşte
ben seni yağmur damlalarında sevdim…
Mustafa
Karaahmetoğlu