İNSAN SU' YUNUN SESİ
doyurdu karnını
bükük belinin baston yoldaşlığında
elinde bir küçük torba
nasırlarından seslenen
benzi tütün
maviye soyunmuş bulutlar altında
titriyor zaman
bugünlerde aklına gelen en kiymetlisi
genç bedeni
nasıl aç bir özlem
oturduğu bank gri
seyrelmiş saçları kış renginde
gözleri hep sarı sıcak
çehresinin bir yanı ustura izi
belli ki,
şahlanmış hoyrat vakitlerde,mertliği
kırışıkları arasında kaybolmuş sertliği
oysa indirse yumruğunu
beton çatlardı
şimdilerde kemikleri çatır çutur
ciğerleri küflenmiş sanırsın
kim derdi ki,
o kadar kadehi devirdi
o da az serseri değildi
her gülün peşinde bülbül-ü rana
batsada dikeni
toz kondurmaz erkekliği
kaç sevdanın üstünden atladı
kaç geceyi karanlıktan kolladı
cebinde baba yadiğarı,gümüş tümsekliği
gözünden sakladı
vesselam yiğit adamdı ihtiyar
resimler ardında dalyan
şimdi görsen,
'bre hey gidi hey' dersin
hayat işte!
böyle oynarmış insanoğluyla
bilirdi de,
inanmazdı yaşlanacağına
bir inandığı hacce'siydi
o bile gerisinde bıraktı
ruhunu ışığa yatırdı
ara ara gelir hacce'si
yatağının baş ucuna
hayal gerçek arası
'tut' der elimi
kalk gari!
bostanda çok iş var
bekler bizi
kalk gidelim
daha fasulyelerde filiz vermedi
erikler dalları bastı
çocuklar ağaçtan düşecek
kalk gari
ağam, paşam
kalk
ışık bekler bizi.
21:15
20.05.2013
NURGÜL OCAK 'HASTANE KÖŞESİ'