KUŞLAR
VE BİZ
Kuşlar tabiatın
süsüdür.
Kuşlar doğanın neşesidir.
Kimisi heybetli, kimisi narin yapılıdır kuşların.
Onların etinden,
tüyünden, yumurtasından faydalanmışız.
Kuşlar, avcılıkta yardımcımız olmuş çoğu zaman.
Her kuşun farklı bir sesi, farklı bir görüntüsü vardır.
Kuşlara benzetmişiz bazı insanları. Şahin gibi demişiz, kartal gibi
demişiz.
Çok süslenenlere
“tavus kuşu gibi” demeyi uygun bulmuşuz.
Keklik, bıldırcın deyince yüzümüze
güzellik konmuş.
Serce, güvercin denince gülümsemişiz…
Hacı leylek sözünü
işitince ferahlamışız.
Kuş cenneti demişiz güzel yerlere.
Kuşsuz, çiçeksiz mekânları noksan bulmuşuz güzellik ve özellik bakımından.
Kuşadası denmiş, denizin sahille kucaklaştığı yere.
Kuşkonmaz denmiş ören ve izbe yerlere.
Telgrafın tellerine kondurmuşuz, gagasında gümüş var demişiz. Çocuklar
yürüsün diye “kuş kuş” demişiz ellerimizi sevgiyle açıp...
Bülbülü güle yakıştırmışız.
Kartalları dağların doruklarında görmeyi sevmişiz.
Kanaryayı kafeste, serçeyi dal uçlarında, kekliği bağlarda düşünmüşüz
çoğunlukla. Kuş besleyene kuşçu sıfatını armağan eylemişiz.
Sığırcıkların çekirgeleri; leyleklerin, kerkenezlerin, atmacaların,
kara çaylakların fare ve yılanları tükettiklerini hep aklımızda tutmuşuz. Bazı
kuşların çok sayıda yabani böceği ve zararlı ot tohumunu bitirdiğini hiç
unutmamışız.
“Kuşlarla ilgili onlarca atasözü oluşmuş asırların kucağında.
" Gülün kadrini bülbül bilir, kuşkanadına kira istenmez, kartala
bir ok değmiş, yine kendi teleğinden, kuşa kafes lazım, yuvayı dişi kuş yapar,
her kuşun eti yenmez, serçeden korkan darı ekmesin, bülbülü altın kafese
koymuşlar:"ille de vatanım", demiş, baykuşun kısmeti ayağına gelir,
bülbülün çektiği dili belasıdır, kuzguna yavrusu şahin görünür, leyleğin ömrü
laklakla geçer” gibi nice atasözleri tarih boyu söylenegelmiş.
Deyimler oluşmuş kuşlarla ilgili. “Kuş kadar canı olmak, kuş sütüyle
beslemek, kuş uçmaz, kervan geçmez, kuş uçurmamak”vs.
Tarihimizde kuşlara ilgi çok. Kuş evleri, kuş sarayları açılmış 16.
yüzyıldan itibaren zaman zaman… Mimarinin de konusu olmuş kuş, zarafet timsali
sayılıp…
Kuşlarla ilgili çeşitli inanışlar da gelişmiş zamanla. Evin çatısına
baykuş konması uğursuzluk sayılırken, ev üzerinde ala karganın ötmesi misafir
geleceği anlamında yorumlanmış.
Kırlangıçların yuva yaptığı evleri felaketten koruduğuna inanılmış. Kuş
yuvalarını dağıtmanın kötülük sebebi olacağı vurgulanmış…
Şiirlerin, şarkıların
konusu olmuş kuşlar… “Allı turnam”, “iki keklik”,“yeşil ördek” denilmiş
samimiyetle… Dilimizdeki, yüreğimizdeki güzellikler bir kuş gibi kanatlanmış
yarınlara…
Asırlar boyu sazların
telinde, ozanların dilinde yaşamış kuşlar…
Evet, kuş deyip de geçmemek lazım.
Kuşları korumak, kollamak lazım.
Fikri
HAKLI