[if gte mso 9]> Normal 0 21 false false false MicrosoftInternetExplorer4

 

Rıza askere gittiğinde korkuyordu iğne vurundu bir ay etkisinde kaldı, komutanı gözünün önünde bir adamı yaka paça dövdü adamın ağzı burnu kan oldu. Rıza’nın en çok korktuğu şey ise gece nöbetiydi, karanlıktan çok korkardı. En sonunda korktuğu başına geldi. Nöbeti yazan asker geldi Rıza Cesur! Rıza Cesur! 01.00-03.00 nöbeti için 5 numaralı nöbet yerine marş!  Marş!

 

   (Rıza elleri kolları titreyerek) “Yahu ben korkarım gidemem oraya. Ben karanlıklardan korkarım Allah rızası için komutanım elini ayağını öpeyim beni götürmeyin sabahleyin tutayım nöbeti hem de 6-7 saat hiç fark etmez.”

   (Komutan Rıza’yı sakinleştireceği yerde) “Yavrucuğum neyden korkuyorsun söylesene. Gittiğin yerde öyle fazla bir şey yoktur. Çakal, domuz, yılan, ayı filan vardır da başka bir şey yoktur” …

   Bunu duyunca Rıza hepten delirir gitmem de gitmem diye tutturur. Komutan askerlere emreder tutun kollarından nöbet yerine bırakın gelin. Askerler Rıza’yı tutup 5 numaralı nöbet yerine bırakırlar. Rıza gece olduğu için çok korkar ve nöbet kulübesinin yanında bulduğu kuytu bir yerin içine yatar. (zaten uykusu vardır orada sızar kalır)

  

 *           *             *          *            *            *           *            *           *            *         *

Devamını Rıza kendisi anlatıyor…

 

 *           *                *           *              *        *               *           *         *            *           *

 

Gözlerimi açtığımda ayaklarımın ucunda önce bir gölge gördüm tam yerimden kalkacaktım ki o gölgenin büyük bir domuz olduğunu fark ettim. Ne gözlerimi oynattım, ne nefes aldım ne de hafif de olsa kımıldadım. Sabit bir şekilde bekledim. (tüfeğim yanımdaydı)

 Domuz ayaklarımın yanına kadar iyice sokuldu, ayaklarımı koklayamaya başladı, ben bu arada koy verdim. (altımı ıslattım anlayacağınız)

   Domuz ayaklarımın yanından iyice bana doğru geldi bu sefer karnımı koklamaya başladı yine hareket etmeden bekledim. En son kafama yanaştı. (dedim şimdi öldük) 5 dakika kadar da kafamı ve saçlarımı filan kokladı. Tabi ben hareketsiz bir şekilde bekliyorum hala.

      Neyse domuz kafamın arkasından bastı gitti biraz bekledim uzaklaşsın diye. Uzaklaştığını fark eder fark etmez, hemen ayağa kalktım tüfeğimi domuza doğrulttum ve ateş ettim. Elimdeki silah bir yana ben bir yana düştük artık domuz ne haldeydi bilmiyorum. Bir anda büyük bir kalabalık benim olduğum yere doğru geldi. (komutan komut vermiş sonradan duydum ”bilmem kaçıncı kovuş 5 numaralı nöbet yerine şu kadar asker yollayın”…)  

         Etrafıma bir sürü asker toplandı kim, nerde noluyor filan diyerek. Ben de dedim ki “domuz gelmişti de domuzu vurdum” askerlerden biri sordu domuz ne tarafa gitti. (elimle işaret ettim şu tarafa diye. Komutan yanına 3 asker aldı dediğim yöne gittiler)

     Biraz sonra komutan geldi; Aslan Rıza, Koçum Rıza, seninle gurur duyuyorum asker diyerek boynuma sarıldı. (ne olup ne bitiyordu bilmiyordum ama sormaya da çekiniyordum)

   Nöbet saatim bitmişti, bölüğe gidip nöbeti başkasına devredecektim, komutan da bunu biliyordu. Ama altım sırılsıklam olmuştu böylece gidemezdim içeri. Hemen bağırdım komutanım ben biraz daha nöbette kalmak istiyorum. Komutan “yoo olmaz artık sen üzerine düşen görevi harfiyen yerine getirdin daha fazla nöbet sana yaramaz” diye espri yaptı… (İçimden geçiriyordum, ulan ne oldu da sanki alt tarafı bir tane domuz geldi, ona ateş ettik bütün mesele buydu.)

   Meğer mesele hiç de öyle değilmiş. (Komutan ve askerler bir yandan kovuşa giderken komutan övgüler yağdırıyordu. Yan tarafta da takım elbiseli bir kişi rehin alınmıştı.)  Komutan “Aslan Rıza senin sayende uzun yıllar yakalanamayan Uyuşturucu çetesini yakaladık senin gibi cesur askerlere her zaman ihtiyaç var.

Sen olmazsan hayatta bulamazdık onları, ulan helal olsun gel öpücem seni” (sağ ve sol yanağımdan öptü ben bu arada olayı henüz çaktım. Ben domuza ateş ediyorum derken meğer ateş ettiğim yerde uyuşturucu satıyorlarmış aynı saatte Domuza ateş ederken adamlardan birini indirmişim adamlar da kaçıyoz ediyoz derken telaşlanmışlar ve yakalanmışlar.)

    Neyse biraz sonra bölüğün önüne geldik. (git gide ışıklar çoğalıyordu) bende bu arada bozuntuya vermiyordum. Şöyle vurdum, böyle ateş ettim diyordum ki, komutan elindeki el fenerini yere düşürdü ve eğilip alırken benim pantolonu ıslak gördü iyimi. “ulan ne bu pantolonun hali” (o sırda bütün askerler dikti gözünü benim pantolona ne desek boş anasını satayım. Komutan sanıyor ki, o karanlıkta korkmadan cesurca mafyaya karşı kendini feda etti. Oysa domuzdan korkup da bu hale geldiğimi bilmiyor )  Ben gözümü yere diktim ne olacak diye bakarken komutan (sinirlice) dedi “ulan sen nöbet sırasında korkup altına işersin haa,  yat lan yere sürün…”

 

        

         

                                            Fatih Ortakçı   

                                        21 Haziran 2013

                                               Cuma

 

       

 

 

 

( Kahraman Asker Rıza başlıklı yazı FatihORTAKÇI tarafından 21.06.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu