“Durağan kayboluşların demindeyim/

Bir pars ısırığı bu ten bulaşığında”

 

Öykünür çocuklar;

Kukuletaya iğne geçirmişler

Sokaklara iterler bir kadını

Cadı avında…

 

Açlığın nefes borusu bu

Akbabalar dört dönerken

Biri kirazını çaldı fakirin

Kara derisine bulanan/

Hırsızın kemiğinden kolye

Hiç yağmurları kara orman

Bataklığında…

 

Bir tavuğa tahıl!

Afrika bezinden çuha

Büyümüş gözlerde gurur

Baldırı örtmeye don lastiği

İrkilmeye sürme çekti

Kadın/hissiz boşluğunda…

 

Sus dedi;

Rahip zulunun inadına sus/

Susmak açmaz çiçekleri

Aksine zehir solur orman

Çamur biriketlere

Ot bulunmaz

Kurakta…

 

Arılar emziriyor

Sokak çocuklarını

Kursaklarına direnç

Ellerine emzik/

Yara siliyor sinekler

Söz yarası/tırpan arası

 

Kabuklu bir yemişin

Son keyfindeler

Sendeleyen kızlar

Madam tutsiye

Öykünüyorlar…

 

Kara gözlü hindibalar

Eğer yaşasaydı nazım

Tüm aç korular orman

Eşit olurdu insanlık

Kendi kanından

Sarhoşluktur

Orman gülüne

Sımsıcak ve esrik

Karşılıksız sevmek lazım

Be ey nazım.../

 

 

 

 

( Kara Gözüm Hindiba başlıklı yazı prens tarafından 22.06.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.