eskinin yolu yok
şehrinin adını koymayı unutmuşlar
bir köşe başında karşılaştık
kimbilir belki çarpıştık
hayat kitabın fırladı
tüm sırlar ortalığa saçıldı
ne bakkala sordum ne kasaba
önüm ardım sobe
tarifsiz yollardan geldim ben
gözlüğüm yeni düştü
yeni gördüm
seni gördüm
pürtelaş içinde ikimiz
bu;
garip bir noktasıydı hayat yolunun
boğar beni temiz havalar
durmam ben durmam hiç
geçiyordum
sana uğradım
çocuk kalmış bir yanın
ağır aksak yürürken hayatta
yasaklanmış sana birdir bir
seksek kovalamaç saklambaç
içinde milyonkere batan gemiler
haklısın
haksızlık kere haksızlık
sen durgun sularda yolalan
ben çarşaf gibi denizi azdıran
ikimiz;
hiç noktası olmayan
yasla başını omzuma
özüm toprak
ha koca dağlar gibi sanma
özgürlüğe kanat çırpacak kanatlarım yok daha
belki zayıfım senden fazla
yasla başını omzuma
ha;
ilelebet kalırım sanma
yüreğin ihtişamlı bir barınak
benimki köhne bir sandal
tebessümün kahve molası
geçiyordum
sana uğradım