Tan Çiçekleri
Dal niyaz ederek boynunu eğer
Sen de besmeleyle an çiçekleri
Gözyaşlarım kadar rengini meğer
Boyayamaz aksa kan, çiçekleri
Boynunu eğerse mevsim-i hazan
Yüreğe değerse ateş-i suzan
Ve bir al yanakta gül olur bazan
Bazan gökte açar tan çiçekleri
Belki bir asude gönül eridir
Belki bir yiğidin gözde feridir
Belki bir güzelin alın teridir!..
Sen sıradan bir gül san çiçekleri
Âşığın toprağa karışan yaşı
Bir sevda uğruna kesilen başı
Bedenim ruhuma bir mezar taşı
Olur, kopardığım an çiçekleri
Çiy düşse yaprağa kalsa da naçar
Her dalından ayrı bir koku saçar
Leylak güne küser, seherde açar
Mevsim gibi sarar can çiçekleri
Seyit Kılıç
Şiiri okurken,Yunus Emre'nin sordum sarı çiçeğe adlı eserini anımsadım. O an ve daha sonrası ruhumda bir sakinlik duydum.Defalarca okudum ve gıpta ettim.
Tan; Tabiatın uyanması ile koyu karanlığın çekilişini
yıldızların kayboluşunu ile sabah vaktinin başlangıcı demektir.
Ayet ve Hadislerde gecenin bittiğini gündüzün başladığını, yatsı namazı
vaktinin bitip sabah namazı vaktinin başladığını, oruç tutacak kimse için yeme
ve içmenin sona erdiğini ve imsak olduğunu bildiren anı ve zamanı ifade eder.
Dal niyaz ederek boynunu eğer
Sen de besmeleyle an çiçekleri
Beden sırlarla doludur.
Sihirli kapı gibidir belki de.İşte o sihri bozan Allah lafzının zikri olan
“besmeledir.
Şair,şiirin ilk kısmında
‘’Sen de besmeleyle an çiçekleri’’ diyerek beden bu anahtarla hakka açılır Âdem Aleyhisselam’a ilk gelen, Besmeledir.
Müminler, Besmele yardımıyla Sırattan geçer. Cennet davetiyesinin imzası
Besmele’dir.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Hoca çocuğa Besmele okur, çocuk da
söyleyince, Allahü teâlâ, çocuğun ve anasının ve babasının ve hocasının Cehenneme
girmemesi için senet yazdırır.) [S.
Ebediyye]
Gözyaşlarım kadar
rengini meğer
Boyayamaz aksa kan,
çiçekleri
Beden, ‘’Bismillah’’
anahtarı ile Hakk’a açıldığı zaman, her yerde O’nu görür.Evrendeki her şeyin
ahengi,ve uyumu sufinin kalbindeki ateşi körükler.Bu çoşku ile kendinden geçer,
ağlama kırizine tutulur bu gözyaşı mutluluktan akar ve şaire göre yine en saf haline ulaşamaz.Çünkü
Allah’ın nişânesi sonsuzdur. Tamamını idrak etmeye insanoğlunun gücü yetmez. Hiç kimse tam olarak yeryüzünün ve gökyüzünün ne kadar geniş ve kapsamlı
olduğunu bilmemektedir.
Boynunu eğerse mevsim-i
hazan
Yüreğe değerse ateş-i
suzan
Ve bir al yanakta gül
olur bazan
Bazan gökte açar tan
çiçekleri
Şair; Hak yolcusunun, dünyadan, maddeden sıyrılarak, ruhunu Allah yoluna adaması ve hakikat alemine
arındıktan sonra varması , varlık kaftanını terk edip yokluk abasını giymesi ,
gönlünü nur/a gark etmesini arzulamaktadır. Yüreği Allah aşkıyla dolu olanlar tan
vaktinde uyanıp ve ibadete durmak zor gelmeyecektir.Tabiatın ve insanların en
mahmur olduğu andır.
Meşhur
bir menkıbe vardır. Rivayete göre, Hüdâyî hazretleri her sabah erkenden
kalkarak hocasının abdest suyunu ısıtıp hazır ederdi. Bir sabah uykuya dalmış
ve ancak son vakitte uyanabilmiş idi. Derhâl ibriği aldı. Fakat ısıtmaya vakit
yoktu. Çünkü hocasının ayak seslerini işitiyordu. İbriği göğsüne bastırmış bir
hâlde kalakaldı. Üftâde hazretleri eğilerek; \"Haydi evlâdım suyu
dök.\" dedi. Hüdâyî hazretleri ise ibriği göğsüne bastırmış hâlde duruyor
ve buz gibi olan suyu hocasının eline dökmeye kıyamıyordu. Üftâde hazretleri
tekrar; \"Haydi evlâdım! Ne duruyorsun? Geç kalacağız.\" deyince,
çekine çekine ve korkarak suyu dökmeye başladı. Ancak hocasının sözü onu bir
kat daha şaşırttı. \"Evlâdım Mahmûd bu su ne kadar ısınmış böyle. Bunu
normal ateş ile ısıtmayıp gönül ateşi ile ısıtmışsın. Bu hâl artık senin
hizmetinin tamam olduğunu gösteriyor.
Aşk ateşiyle yanıp küle dönen sûfînin elbette
aklını ve bedenini de bu yola revan etmesi kaçınılmazdır.
Belki bir asude gönül
eridir
Belki bir yiğidin gözde
feridir
Belki bir güzelin alın
teridir!..
Sen sıradan bir gül san
çiçekleri
Her insan kalbi ve aklı
ile nüfus edeceği bir şey vardır.Maddeden arınmışlık hali ile o şey üzerinde
etkili olabilir.Yeter ki hakikate doğru bir adım atılsın.Bir damladan bir
okyanus oluşabilir.
‘’Ruhaniyim Hıfseyledim
Yazısız Kitabı Ben
Bin Satırdan Bir Noktaya Varmaktır Arzum
Benim’’ (Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri)
Hz. Süleyman nasıl
hayvanların dahi dilinden anlıyorsa bir ‘’Hak Yolcusu’’ da karıncaya kadar
yaratılan her şeyin hâlinden anlamalıdır.Zira mecazlar dünyasıyla örülü lisanı
olsa da, o dünya ile irtibata geçilebilir. Kalbini Allah
ile doldurdukça damlalar çoğalır.
Âşığın toprağa karışan
yaşı
Bir sevda uğruna kesilen
başı
Bedenim ruhuma bir mezar
taşı
Olur, kopardığım an
çiçekleri
Yine bir menkıbe ile
devam edelim. Bir gün bir Şeyh Efendi müridlerini imtihan kastıyla onlara
\"Çiçek getirin.\" diye emreder. Müridlerin hepsi dağılırlar ve bir
müddet sonra ellerinde birer çiçekle şeyhlerinin huzuruna çıkarlar. Fakat
onlardan bir tanesi elinde sapı kırık bir çiçekle gelir. Bu mürid şeyhin en çok
sevdiği, diğer müridlerin ise çok kıskandıkları biridir. Bu durumu gören
diğer müridler \"Şuna bak! Şeyhimize sapı kırık bir çiçeği lâyık
görmüş.\" diyerek onu kınarlar. Şeyh Efendi müridlerinden çiçekleri kabul
ederken sıra o müridine gelince \"Niçin sapı kırık çiçek getirdin
evladım?\" diye sorar. O mürid \"Efendi Hazretleri hangi
çiçeğe vardıysam Allah’ı zikrederken buldum, yalnızca bu sapı kırık, solmuş
çiçek zikretmiyordu; onun için bunu getirdim.\" diye cevap verir.
Anlaşılıyor ki sufi, Allah’ın yarattığı her şeyde yine Allah’ı görmesi ona olan
sonsuz inancının tecelli etmesidir.
Şair,Bir çiçeğin
dalından kopartılmasını bu sebepten ötürü istemez.Çünkü Allah’a zikr halindedirler.
Çiy düşse yaprağa kalsa da naçar
Her dalından ayrı bir
koku saçar
Leylak güne küser,
seherde açar
Mevsim gibi sarar can
çiçekleri
. İnsanlığın tanıdığı ilk çiçeklerden birisi olan gül; aşkı umudu ve ihtirası, lale; talihi, kaderi, meşe; misafirperverliği... saygı ve sevgi gibi unsurlar mükemmelliği temsil eder.
Çiçeklerin dilinde
leylak,umutsuz bir aşk/ı temsil eder.Fakat ‘’kader’’ denen olguyu da göz ardı
edemeyiz.Yaşanan her olumsuz durum,Allah’tan bir uyarı olabilir.
‘’Leylak güne küser,
seherde açar’’
S. Freud psikolojik
rahatsızlığa yakalananların çok zeki insanlar olduğunu söylemektedir. Bunun
nedeni bu insanların başlarına gelen olay ve olgularda bazı ilahi kanunların
farkına varmaları, yani olay ve olguların gelişigüzel olmadığını, belli
kanunlarla cereyan ettiğini algılamalarıdır. Ama onlar bazı şeylere takılıp
kalırlar ve bunlarla hayatlarını zorlaştırırlar. Bir Müslüman için böyle bir
tehlike olmamalıdır. Müslüman ilahi kanunlara değil Allah’a güvenir. Bir takım
uyarılar algılarsa hayatını zorlaştırmaz, duasını yapar, Allah’a tevekkül
ederek işine gücüne bakar.
Her şey bir amaç için gerçekleşmekte ve
Allah’ın izni ile olmaktadır. Gelişi güzel diye bir şey yoktur.
O nedenle Leylak
solacaksa solacak ya da açılacaksa açılacaktır.Allah’tan başka olaya kimse
mudahale edemez.
‘’Mevsim gibi sarar can
çiçekleri’’
Sufi’nin tan vaktinde
ibadete koyuluşu ve bu anı Allah’ın kendine bahşettiği en kıymetli an olarak
tasavvur edişi ile kalbini manevi zenginliklerle dolduracak kâh yaz olsun kâh kış,ruhunu her türlü
kirlilikten arındırmaya çalışacaktır.
Değerli şairimiz Sayın
Seyit Kılıç’ı bu ender eserinden dolayı tebrik ediyorum.
Not: Zaman zaman değerli
dostlarımın eserlerini ‘’Şiirin Lisanı’’ adı altında bir nevi şiirin dünyasını
açıklamaya çalışacağım.
Melahat TEMUR