Seda Yükler’e
Bütün eksikliklerine üç nokta vurdu sessizce
Yüreğinde uyuyan kelimeleri
Azat etti gökyüzüne
Söylemek istemedi kimseler duymasın diye
“Kaderin acı denizinde boğulmak istiyorum anne” diyordu
Susan gözyaşlarına kefen giydirirken elleri
Ağır aksak hayatın dikenli yolarında
Yola revan oldu saçlarını tarayamadan
Hatıralar vurulmaz derdi dilinde ki şarkıları
Siyah bir gölge olup da anılara düşerken baba tokadı
Derin bir dil yarasına gergef dokuyup durur anıları
Ve inatla acılarını derin mezarlara gömdü yılmadan
Baharı bekleyen sevinçlerine
Cemreler düşerken
Yaratanın rahmetinde aradı himmeti
Bekledi gelmeyen baharları sabırla
Yüreğine acı acı söylenen ninniler vardı
Ezgileri deprem deprem yıkılan şehirde
Aradı mazinin izini kaybedilmişliğinde
Kabuk tuttukça yaraları anladı geçmiş geçmişti
Bir Yusuf edebiyle sarıldı aşka
Acılara dost olmuş şiirlerden
Saraylar kurdu dünyasına
Adı yiğit efelerde düşlenen zamanlarda
Kimileri bölmek isterken kalbini
Şebnemlerin suladığı aşkına sarıldı sıkı sıkı
Topladı dikenleri elleri kanasa da
Ve haykırdı “Kirlenmiş kalplerin okları onikiden vurmaz ki”
En sonunda rüzgârlara savrulan saçlarıyla
Tam uçurumun kenarıdan yakaladı aşkı
Sevdaya aç yüreğiyle
Sımsıkı sarıldı varlığına
Sonra zamana sustu
Zıtlıklar yumağında heder olmuş umutlarıyla
İçi boş derbeder hayalleri suladı
İçindeki nehire ağladı gözleri
Ağladı
Ağladı…
Âdem Efiloğlu
Not: Bu çalışma sitemizin editörü Seda Yükler'in yazmış olduğu yazı ve şiirlerden esinlenerek kaleme alınmıştır.