BU GÜN (04/08/2013)
Bu gün ayrılığın miladıydı sanki
Öyle zordu ki
Deniz de batıp giden hayalleri
Bir yabancı gibi seyretmek
Ümit beslememiş bir aşk hikayesi
Tanıdık gelmeyen kelimelerden
Cümleler kurarak geçti aklımdan
Asıl insanı derinden yaralayan ise
Asılsızlığın mecburiyet teranesi
Nasıl da yadırgı hisler uyandırdı
Umutlarımı emanet ettiğim mavi su
Kekremsi bir tat vardı tuzunda
Ve hırçınlığı dünden kalma
Kumlara uzanan parmakları
Sızlıyordu avuçlarımda
Usul usul taradım ak saçlarını
Tarağın dişlerini yüreğime batırarak
Hayal kalınlığında belikler ördüm
Düşmemek için tellerine tutunarak
Gölgeydin be adam
Hep olduğun gibi
Elle tutulur bir yanı yoktu
Ne bedeninin ne de yüreğinin
Ufuk çizgisinden seyre durmuştun
Ellerin deniz yanığı
Sözlerin dibe vurmuş
Uzaktan uzaktan kime el sallıyordun
Kumsalda ateş yanmıyordu
Kumsalda bir çift göz yoktu
Ve kumsal bir yığın kahırla
''İstanbul, İstanbul olalı''
Şarkısını dinliyordu
Sonuna kadar kısmıştım gözlerimi
Bakışım fersiz gaz lambası gibi
Titrek bir ahenge teslim
Aldığım teskereye
Silah çatan kaşlarımla
Son kez yapıyordum talimi
Hiç sızlamadı içim
Hiç boğazıma yutkunuş sancısı çökmedi
Hiç ağlamaklı halime gülmedim
Ve biliyor musun
Hiç şarkılardan fal da tutmadım
''İstanbul, İstanbul olalı''
Çalıyordu ki o biçim
Bu gün güçsüzlüğüm üzerimdeydi
Zira avangart bir çöküntü
Yaşadı dimdik omuzlarım
Zormuş be adam
Doğmamış hayallerin mezar ziyareti
Ucundan dokundu yüreğime
Görmediğim martıların
Kanat çırpışları
Aşka yaptırdığın kürtaj
Şeref sözü vermeden olmalıydı
Atıklar kıyılara değil
Koltuk altlarına sıkıştırılmalı
Bu aşk şah mat olmamalıydı
Hakikaten bu gün deniz dokundu bana
Aksırıp durdu yüreğim
Ne bir yosun gözüme ilişti
Ne de iyot kokusu
Burnumun direğini sızlattı
Sevemediğim ayrılıklar gibiydi mavisu
Muradı koynunda kalan noktaydı
Sevişgen zamanları avutan
Peşmürde hayaller canlandırdı
Grimsi renginde aydınlık aradığım
Parçalı bulutlu zamanlar
Usanmışlık vardı be adam
Allah'ına kadar severken
Rol kesen eşkiya hiçliklerden
Ödenen baclardan
Usanmışlık vardı
Hatta dediğim gibi
Unutulmayan olamayan bir adam ve
Aşkına hürmeten
Yenilmişliğine gururla bakan
Mavi su ile
Bir dargın bir barışık
Şiir kokan kadın vardı
Yutkunup duran bir kumsal
Yabancı bin bir surat
Ve tüfeyli bir şaşkınlık gösterisi
Yaraya tuz basmaya dair
Elzemlik vardı
Hiç içime oturmadı
Hiç geçici ahrazlık yaşatmadı
Hiç âmâlık baş göstermedi
Hiç sağır sultanlık taslamadı
Hele de hiççç
Sessiz sessiz ağlamadı bu yürek
Bu hayaller bizim değil benimdi
Eprimiş zamanların ıslaklığı bana ait
Hatta
''İstanbul, İstanbul olalı''
Gebertmeye aşkı
Bu denli meyletmemişti
Ben tetiğe dokunmadan
Yanıltmalıydın yüreğimi
Dar açıdan çizilmemeliydi yol haritası
Milad-ı zamanlarda
Rumi düşmeliydi bitişler
Bir gün elbet değil
Her güne denk gelmeliydi önemseyişler
Dün de bu gün de diyebiliyorsan özünden
Miştim'i olmazdı aşkın
Anlamalıydın be adam
Ve bu gün
Gündüz geceyi avuçlarken
Kırık hayaller denizinde
Yarım kalmış bir aşk dibe batarken
Hala
''İstanbul İstanbul olalı'' çalıyordu
HÜZÜN ŞAİRİ: N Y
bac
1. bk. baç (I). 2. Zorbalıkla alınan para: Gelin arabasının önüne ip gerdim bac aldım.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü