O gün eve gelir gelmez ilk işim kendimi bir odaya kilitleyip, telefona sarılmak olmuştu.Acilen Seda'yı arayıp ona olanları anlatmalıydım.Çünkü kuzenim olarak başıma gelenleri ilk o bilmek zorundaydı.Çünkü biz bazı şeyleri birbirimize anlatmak için yaşıyorduk.Telefon çalarken, sabırsızlıkla Seda'nın açmasını bekliyordum.
"Hadi Seda. Hadi, aç şu telefonu !.." Sanki kalbim yerinden çıkacakmış gibiydi.
Gergin bekleyiş sonunda bitmişti.O an Seda hattın öbür ucundaydı, benim neler anlatacağımı bilmeden.."Alo! Hayal abla, nasılsın ?". Seda'nın sesini duymamla beraber o gerginliğimin yerini kararsızlık almıştı.Anlatmalı mıydım ona?.
Sessizlik kaplamıştı içimi, kalbimi..."Hayal ablaa..?", derin bir nefes almamla beraber, dilim de çözülmüştü. "Alo! Seda, iyiyim tatlım.Sen nasılsın ?".O an Seda'yı neyi anlatmak için aradığımı unutmuştum sanki.Olayın şokundaydım hala.'İyii.' demişti ve ona anlatmam gerekenleri düşünmüştüm o an.Bir an önce anlatmalıydım; kararımdan vazgeçmeden önce...Her şeyi anlattığım gibi, bunu da anlatmalıydım.4 yıl boyunca sevdiğim çocukla, 3 yıllık bir aradan sonra karşılaşmıştık.Bunun sevincini onunla paylaşmalıydım. Allah'ım! Kalbim çılgın bir kovboy gibiydi.Sahi, bu kadar çok mu sevmiştim onu? O kadar zaman boyunca..Okyanusta kaybolmuş bir gemi gibi : sessizce...
Tek nefesle anlatıyorum Seda'ya her şeyi.
"ohaa!" olmuştu ilk tepkisi."Onu karşında öyle görünce ne hissettin?" diye eklemişti, sabırsızlıkla.
Ve birden o sabaha dönmüştü düşüncelerim.
Bir Cumartesi sabahıydı.Okul yetmezmiş gibi hafta sonları da dershaneye gidiyordum.Malum, lise son olarak hazırlanmam gereken bir üniversite sınavı vardı.Aslında birkaç taneydi.
İstemsizce, sıcacık yatağımdan kalkıp hazırlanıyordum.Dershaneyi hiç sevememiştim, nedense.Özenmeden giyiniyordum. Streç bir kot, üzerine koyu lacivert body ve pudra rengi ceket.Aslında ceket giymeye hiç niyetim yoktu; teyzem "Al o ceketi,giy!" demeden önce. Saçıma da bir kelebek toka takıp, çıkmıştım evden.Durağa doğru gidiyordum, kendi kendime söylenerek : "Off! Giydirdi ceketi zorla.Hava sıcak yaa.."
Durağa varmıştım sonunda.Banklar doluydu, bende kenarda, kollarımı bağlamış bir vaziyette, duruyordum.Aceleyle durağa doğru gelen bir bayan, otobüsü kaçırmış olmanın telaşıyla, "79Y geçti mi acaba?" diye sormuştu. Bende durağa yeni geldiğimi söyleyip, gülümsemiştim.teşekkür edip başkasına sormak için uzaklaşmıştı yanımdan.Ardından sola doğru bakmaya başlamıştım.Arabaların geçişlerini izliyordum.Ve sağa.Sonra yeniden sola..işte o an sanki etrafa bir sessizlik çökmüştü.Nefes alamıyordum.Kalbimde bir orkestra varmış gibiydi...Bana doğru yürüyordu,Turan.Lise 1 den bu yana sevdiğim, Lise 2 de okul değiştirmek zorunda kalınca 3 yıldır göremediğim, kalbimin hızlanmasına sebep olan kişi, bana doğru geliyordu.Rüya mıydı bu? İyice yaklaşmıştı, bende ona doğru adım atmaya başlamıştım.Ve artık göz gözeydik.Gözümü kırpmak istemiyordum. Sanki, kırparsam birden yok olacakmış gibiydi.
"Selam" demişti, gülümseyerek ve sağ elini uzatmıştı, tokalaşmak için. Bense, ne olduğunu anlamadan, sarılıvermiştim boynuna.Kollarım onun boynundayken, etrafa bakıyordum; 'yaşayan birileri var mı? Gerçek mi bunlar?' diye...
Turan'ın bu kelimeleriyle kendime gelmiştim: "Bu kadar mı özledin beni?" demişti gülerek ve bırakmıştık sarılmayı.Ama yetmezdi ki bana, yetemezdi.Bir daha sarılasım vardı.Bir kez daha..
"3 yıldır görmüyorum senii! Tokalaşmayla kurtulamazsın." deyip gülmüştüm bende.O da " benim için hava hoş." demişti ve eklemişti :" ee, nereye böyle?"
"Dershaneye.Belli olmuyor mu?" deyip, hafif yan dönmüştüm, sırtımdaki çantayı görmesi için.Gülerek, " hıı, tabi sınav hazırlıkları. Değil mi?" demişti.Bende dudak bükerek kafa sallamıştım.
Turan bu sınavlara pek çalışmıyordu. Çünkü meslek lisesindeydi ve belli bir puanı alması yeterliydi. Fakat benim Lise 2 de düz liseye gitmem, yanında bir sürü sorumluluk getirmişti.
Kısa, fakat bize göre uzun bir sessizlikten sonra, Turan aniden " Acelen var mı?" diye sormuştu."Maalesef, derse yetişmeliyim." demiştim ve o da "Anlıyorum.O zaman ben gideyim, okula uğramalıyım" demişti ve gülümseyerek arkasını dönüp gitmişti.Bense onun arkasından yürüyüşünü izlemeye koyulmuştum.O hala aynıydı.Yıllar önce tanıdığım Turandı. Hala simsiyah giyinir ve bir eli cebinde yürürdü.
Turan köşeyi döndüğü zaman, bende ters yönde hızlı adımlarla ilerlemeye başlamıştım.Sanki hızlı adımlar atarsam, zaman hızla akacaktı ve ben kısa zaman sonra onunla tekrar karşılaşacaktım.
Hızlı adımlar atmaya devam ederken, bir anda durmuştum. Ve aklıma durağa dönmem gerektiği, yoksa otobüsü kaçıracağım gelmişti ve hızlı adımlarla durağa geri dönmüştüm.
O anları otobüste giderken, derslerde, teneffüslerde, eve dönerken, hatta Seda'yı aramadan önce bile, tekrar tekrar canlandırmıştım gözümde.Ve artık birine anlatmış olmanın heyecanını yaşıyordum.
"Seda, onu öylece bana doğru gelirken görünce, sanki, Dünya durmuştu,nefesim kesilmişti adeta" demiştim gözlerim dolarak. Ve eklemiştim "Şimdiye kadar hep onunla karşılaşacağım anın hayalini kurdum.Belki de bu yüzden direk boynuna sarıldım.Ama hiç bir hayalimde bu kadar kısa sürmemişti..."
"vay be! Yerinde olmak istemezdim." demişti Seda. Bense " O niyeymiş? Aşk bu tatlım" deyip gülmüştüm,
"ıyy! Aşkta neymiş, cıvık cıvık.."
"Sende bir gün aşık olacaksın.O zaman görürüm seni." demiştim ve bir süre sonra kapatmıştık telefonu.
Sedayla konuşmak çok iyi gelmişti.Her zaman ki gibi...
Odadan çıkabilmiştim sonunda. Ardarda slow müzik dinleyip durmuştum, o anları düşünerek.Gece yatağıma uzandığımda ise tavana bakıp, tekrar canlandırmıştım o anları.O gün için son tekrardı bu; ama sadece o gün için...
Ve o günden sonra Turanla daha yakın olacağımızı düşünüyordum.Hep mesaj atacağını, hatta -zor ama- arayacağını filan..
Hayal dünyamdaki krallıkta olması gereken buydu.Meğerse, bu krallığımın yıkılan ilk parçasıymış...