Vicdanlara mıh gibi çakılan
Göçürecek şahmeran günahlarımız bizi
Yalancı alemden gerçek aleme
Hicret ettiğinde ruhlarımıza eziyetidir
Yansın tutuşsun cümle alem diyerek.
Günde yetmiş kez sınanansak şayet
Araf’ta sıkışmak değil de bu nedir?
’Severim yaratılanı yaratandan ötürü’
Demiş Yunus Emre Amenna, lakin!
Devir değişti be ustam, devir değişti!
Anla işte deviren devirene
Varsın gelsin;
Tozu dumana katarak desem
Zaten yaşamıyor muyuz kainatta
Kıyamette diz boyu kırık göçük alameti?
Vay gidinin yalan dünyası vay
Bir nefessin de pis nefisin peşinde!
Uzun sanılan ömür uykusuz zamanın
Fırtınalı feleğinin terkisinde
Bir çifte ile uçuran darbesinde
Bileni ve bilmeyeniyle hem de!
Neden kendimiz olamıyoruz ki?
Desen ki;
Olalım, olalım da
Bir sebebi yangın
Yine başa dönüş ve yine!
Kaderin arka sokakları tekmil bir arayış.
Barlar sokağı abes kusar
Sular seller gibi envaı renkli meyleri
Tıka basa kahvehaneleri
Mide bulandıran ciğer teneffüsü
Baskın havası tütün kokusu
Birbirine sığınam/ayan kafa duman
Pelesenk dil uzl/aşamayan.
aşkın mızmız dar sokağı hikmetsiz midir nedir?
Bir türlü genişlemez köşe başlarıyla
Ferağı hüznü hasretiyle dolandan
Zar ağlatır ıslak kaldırımlarıyla
Yaralar bereler kalp çizikleriyle
Bende geçmiştim o buğulu yollardan.
Nicelerin en beteri;
Süt kokan bebelerdi oysa ana kucağına hasret
Ya da namı diğer adı Hasret
Hayat kadınlarının ortak adları zincirleme giden.
Pis nefisli namussuz tacirler
Ferikleri kotarır, ki;
Kararan yaşamlarının onlar dönülmeleridir
Amme hizmetinin acınacak sahipleri yapay aşklı.
Neden kendimiz olamıyoruz ki?
Desen ki;
Olalım, olalım da
Bir sebebi yangın
Yine başa dönüş ve yine!
Kaderin arka sokakları tekmil bir arayış.
