-“Dönüp bakma sakın ardına…”
Tanıdık gelen bu sesleniş, ruhuna göz dikmiş Azmıç’a aittir
aslında
Gök pusmuş
Ay çıplak
Ve
Toprakta kokusu varken de ölümün
Uzak dur özlemlere mezar o gökkuşağı kayalıklarından…
.
.
.
Gür sesiyle haykırdı el-vedasını Aziz…
Yalım yalım dolaşıyorken üstelik halen bakirenin teninde nefesi…
Ve
Halen tükürüyordu
İfrit gözlerini belkilerine dikmiş lanetine kan kan
Bıçağını aşka
Aşkı tam ortasına saplamışken göğsünün
Yapış yapıştı elleri mevsimsel döngüsünden cehennemin
İlk kez tadına bakacakken bu tür bir can çekişmenin
Nasıl buyur edebilirdi ki?
Kanlı sofrasındaki günahkar ziyafete o masum bakireyi
Gür sesiyle haykırdı el-vedasını Aziz…
Zatülcenp insanlar boşalıyorken üstelik halen tek sesli
avlulardan…
Ve
Halen küfrediyordu
Recm tekbirleriyle üzerine yürüyen kalabalık teokrasiye
Ruhunu iblise
İblisi en keskin yerine satmışken kaleminin
Buruş buruştu mahremi musallanın dondurucu soğuğundan
Asırlardır arzuladığı sonu
Belki de ilk kez hissediyorken gözkapaklarında
Nasıl bekleyebilirdi ki?
Uyku eğleyen oyuncu *bir aşkı
*Bir gece daha…
(Yıldıray Kızıltan)