YÜRÜ BE MECİT GARDAŞ...
Güzel bir ekip oldu
mahşerin dört atlısı
İnşallah bu dostluklar gider mahşere kadar
Şair ağayı geçin üçü dünya tatlısı
Gönül dostu var ise ne gam kalır ne keder
At'a binmek bir ayıp inmekse binbir ayıp
Merak etme Gardaşım çözümler hiç tükenmez
Sana merkep buluruz doruk bir attan sayıp:))
Dost derdi dosta söyler anlatmaktan çekinmez
Her gün dörtlük artıyor bu nereye varacak
Ustasın biliyorum saygım var hitabına
Bilirim MECİT AKTÜRK bir gün rekor kıracak
Şüphem yok girecektir rekorlar kitabına
Bu gidişle geçersin Manas'ın destanını
İlham denen sermaye tükenmiyor Maşallah
Tarihler yazacaktır şiirin sultanını
Bize de bir pay düşer imgelerden İnşallah
Nitelik asıl olan nicelikten ziyade
Eminim anlatırsın bir mısrayla çok şeyi
Sana yetişek derken kalmayalım piyade
Şairlik sanatında çoktan döndün köşeyi:))
Okuyan keyif alsın başka amacımız yok
Kızanlar da olursa bir zahmet yazıversin
Aşırı hırsımız yok Hamdolsun karnımız tok
Biz tavuğa razıyız ellere kazı versin
Hülvani hocam hassas her şeyi dert ediyor
Şöyle bir sirkelense hepimizi tuş eder
Aldığımız her nefes ömrümüzden gidiyor
Baharı veren Mevla bir gün gelir kış eder
Yoksuluma gelince pek bulunmaz emsali
Belli ki çok yoğundur dünyevi işler ile
Bir çıkar bir kaybolur karabatak misali
Kızını gelin etmiş gözünde yaşlar ile
Aslında çok şanslısın kıymetini iyi bil
AGA dörtlük yazarsa üstüne dörtlük olmaz:))
Seni seçmiş bir kere yaverliği paye bil
Güreşin ağasıdır çok kimse bunu bilmez
Ay sonu gelip çattı ödemeler bekliyor
Muhasebe soruyor ne olacak tediye
Şairağa kaptırmış dörtlükleri ekliyor
Dedim şiirler verin borç yerine hediye:))
Bir eksik yazıyorum bu da sana jest olsun
Bir düzine yazmışsın Kalemin sana sırdaş
Yazacak çok şey var da başka zamana kalsın
Allah ömürler versin yürü be MECİT GARDAŞ...
Büyük meziyet bildik dostluğa sadâkati
Hesapsızca harcarız gönül sermayemizden.
Merkep bana kalsa da, siz alsanız da atı
Zerrece
sapma olmaz hedeften, gâyemizden.
Lâleye benzer boynum; her selâma eğiktir
Sînem yansa, kavrulsa, hazırdır elimde gül.
Zannedenler olsa da, tebessüm yüze yüktür
Bizim için servettir; budur en büyük ödül.
Ben ki ahr-i ömrümde bir AĞA'ya yaverim
Düşsem de dehlizlere demem ki çoktur
derdim.
Yaşım
inkâr etse de, turp gibi cengâverim
Yedi başlı dev gelse, kaçar isem namerdim.
Gönül arzu eder ki, ekip vermesin fire
Kuşanıp zırhımızı rüzgârla yarışalım.
Dar gelsin hızımıza zaman, mekân, yerküre
Engel ise Kafdağı, onu bile aşalım.
Pâyemizdir diyerek dosttan gelen alkışa
Uğurlayan herkese sevgimizi sunalım.
Ayazı dondursa da, aldırmayalım kışa
Çöllerden geçer iken, serâba dokunalım.
Okunsun okullarda ders diye efsanemiz
Kapı aralayalım, bir masal âlemine.
Girene saray olsun geniş gönül hanemiz
İz düşsün izimizden tarihin kalemine.
Mutluluk sebep olsun ağlarken incilere
Her birimiz usulca kalplere süzülelim.
Sevgiden
set vuralım tüm acı, sancılara
Gam
yükünü yüklenip, bir tek biz üzülelim.
Taşalım
bir sel olup, gönül pınarımızdan
Hece
hece dizeye, şiire dönüşelim.
Asla
tâviz vermeden edep ve arımızdan
Destanla
hayat bulup, tarihe not düşelim.
Silinmesin
izimiz, asırlar geçse dahi
Mahşerin
dört atlısı yaşasın sonsuza dek.
Yayılsın
dilden dile, duyan sansın ki sâhi
Başımız
göğe ersin; göklere yükselerek.
Gülerek,
tan doğarken, güneş olup yüceden
Sevdalı
yüreklere ısımızı yayalım.
Hesabını
soralım mehtapsız her geceden
Şayet
özür dilerse, sevabına sayalım.
Olmaz
ya! Ecrimizi, yazmazsa Münker Nekir
Kaybolsa, kalmasa da elde tek kanıtımız
Eminim mahzunlaşmaz mahşer günü bu Fakir
Şahit olur, ses verir, dünyadan anıtımız.
Merkep üstünde çizdim güzergâh rotasını
Alay
edip benimle, bozmayın bu neşemi.
Varsa dahi görmeyin, garibin hatasını.
Ardımdan duanızı esirgemeyin e mi?
Mecit AKTÜRK