Dünyada var olan ulusların herbirinin kendine has iletişim aracı vardır elbette;kendi yaşayışından,coğrafyasından ve toplumsallığından dahası kültüründen ortaya çıkan.Biliyoruz ki bu ulusların pek çoğu komşuluk ve akrabalık bağlarıyla benzer ya da küçük farklılıklarla dillerini oluşturmuştur.Bu nedenledir ki dil bilimciler dilleri sınıflandırırken iki yöntem kullanmışlardır;biri köken bakımından diğeri ise akrabalık yönünden aile olarak.

Türkçemiz bu incelemelerde; aile bakımından Ural-Altay dil ailesindendir.Bu aile Asya ve Avrupa olarak iki gruba ayrılmış zengin ve köklü dillerdendir .Birilerinin dediği gibi kaba saba bir göçer dili değildir.Avrupalıdan önce Avrupalı olmuş bir dildir.Kimler var bu grupta diye şöyle bir baktığımızda Macarlardan Finlilere kadar pek çok milletin dili akrabalarımızdandır. Hadi Macarların aslınında Türk olduğunu biliyoruz da Finlilerle ilişkimiz ya da akrabalığımız düşündürücü olsa gerek.
Asya cephesinde Moğolcanın ve Japoncanın akraba olduğunu sanırım duysanız inanmazdınız.Moğollar belki de Japonca ile akrabalığımız yine Fince kadar düşündürücü değil mi.

Dilleri yapı bakımından da sınıflandırmış dil bilimciler orda da bir o kadar ilginçlikler var karşımıza çıkan.Diller yapı bakımından incelendiğinde Tek heceli diller;Çince gibi,Önden çekimli diller ;Arapça gibi Ve sondan eklemeli diller;Türkçe gibi ...sınıflandırılmıştır.

Türkçemiz bu inceleme sonrasında ;Ural-Altay dil grubunun Altay grubuna bağlı sondan eklemeli dillerdendir. Bu incelemeden anlaşıldığı gibi hem Avrupalı hem Asyalı kolları bütün dünyaya yayılmış bir dünya dili aslında.Osmanlının güçlü olduğu dönemlerde ve de yakın zamanlara kadar Viyanadan Çine Türkçe konuşarak iletişim kurabilirken bugün sadece Anadoluyla ülkemizle sınırlandırmamız sanırım ona yapılacak en büyük ihanet olsa gerek. Malesef ülkeyi yönetenlerin vizyonsuzluğu ve kendi gölgelerinden korkmaları nedeniyledir ki diğer Türk boylarıyla ve komşu akraba uluslarla ilişkiler kesilmiş adeta Türkçe Anadoluya hapsedilmiştir.Bunu fırsat bilen dil düşmanları da Türkçeyi sadeleştirmek adına inanılmaz katliamlar yapmışlardır dilimize karşı.Belki ağırdır bu söylem ama başka bir hitap bulamıyorum yapılanlara karşı söylenecek.

Oysa bu cumhuriyeti kuran Mustafa kemalin vizyonu öyle miydi.Güneş- Dil Teorisini okumasını dilerim herkesin .Onun Türkçeye bakışını anlaması için...
Güneş -Dil Teorisinin içeriği tüm dünya dillerinin Türkçeden doğduğu teziydi ve olmazları olur kılan o dev yüreğin opekala inandırıcı savları da vardı.Bugün bize biraz aşırı da gelse.Ne diyordu Mustafa Kemal;Bütün diller Türkçeden doğmuştur tezini savunurken...``Niegara sözcüğünün aslı ne yaygaradan doğmuştur``ve benzer tezler her ne kadar doğmatik bir tez de olsa gruru okşayan bir yaklaşım ve sav değil miydi ?

Türkçeye o kadar değer vermişti ki Mustafa Kemal,İşbankasının bir miktar gelirini önemsediği Tarih kurumuna ve Dil kurumuna vermesi bunu en güzel göstergesi değil mi.

Türk dili zaman zaman kesintiye uğramış ya da horlanmıştır.Bu olay özellikle İslamiyeti kabul ettiğimiz dönemde Arapçanın ve Farsçanın etkisinde kalmış hatta devlet yönetiminde hakir görülen dil olmuştur. Gaznelilerde ,Selçuklularda dahası Osmanlıda nerdeyse kullanılmayan horlanan ,küçük görülen... konuşanlar köylülükle vasfedilen dil olmuştur.İşte o zamanlarda diline sahip çıkan bir Kaşgarlı Mahmut,Alişir Nevai,Karamanlı Memet bey,Ziya Gökalp,Ömer seyfettin Ali Canip çıkmış ve haykırmıştır Türkçenin güzelliklerini.

Sovyet imparatorluğu yıkıldıktan sonra Kızıl elmanın kızıl yüzünde kalan parçası gün yüzüne çıkar da gözler kamaşır önce.Bir zamanların Turan ülkesi aydınlanmıştır rehberi Anadolu olacaktır olmasına da O anadolu habersizdir bu kızıl yüzden.Hem de ıraktır dil olarak kültür olarak.Çünkü biz Avrupalı olacağız sevdasına bin yıllık tarihimize kültürümüze en acısı da dilimize yaban olmuşuzdur.

Şimdi nerden çıkardın bunu dediğinizi duyar gibiyim de söyleyin Allah aşkına bir Özbekle,Kazakla,Kırgızla,Türkmenle dahası yanıbaşımızdaki Azeriyle ne kadar anlaşabilir ya da anlayabilirsiniz onları.Bunun suçu onların mı yoksa kendi kültüründen uzaklaşan uzaklaştırılan diline yabancı bizlerin mi.Gayrı varın hesabını kime soracaksanız sorun.

Zaman,coğrafya diyeceksiniz belki de suçlu ararken bilmeden.Zaman olsaydı suçlu Yunusu,Ahmet Yeseviyi anlamazdık...coğrafya olsaydı suçlu bütün Türk illerinde Karacaoğlan, Köroğlu tanınmaz sevilmezdi.Demek ki asıl suçlu kültürüne ve diline yaban yetişen bizler ve dahisi öyle olmasını isteyen bu ülkenin elit tabakası yönetenleridir.

Nasıl bir Türkçe,hangi Türkçe derseniz belki de tüm Türk illerinde konuşulan halkın konuştuğu birliğimizin temelini oluşturacak bizim Türkçe DİYORUM. 
( Türkçemiz başlıklı yazı Lütuf VELİ tarafından 27.10.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu