İnce sis, perdesini çekiyor gecenin üzerinden
Adresi kayıp yerlerde dolaşıyor biçare
Unutulmuşluğa açıyor
gözünü
Sabah her zamankinden daha kara,
Gam kasavetin yükü omuzlarında.
Sevginin yanına oturuyor
O’na muhtaç yetim çocuk
Tozunu siliyor unutulmuşluğun
Eğiliyor kulağına gel benimle diyor.
Seviyor ellerini, seviyor kendi kendini
Üzmüşler, kırıp dökmüşler besbelli
Övgüler yağdırıyor sevgiye
Nereye sığdıracağının tarifsiz düşüncesiyle .
Güneşe bakıyor
Senden daha sıcağım diye bağırıyor
Avaz avaz…
Avareliğine
hayıflanıyor
Yanlış mekanlarda aradığı sevginin
Geç kalmışlığına…
Çıkmaz yolların avaresi,
Yitirilmişliğin peşinde zamanın kayboluşları
Arayıp sormaktan yorgun
dil.
Tam ramak kala
Zirvesine ulaşamadan hezeyanlarında
Kaybolup gitmek zor geliyor
Nefretle haykırıyor bu günde
Henüz bulmuşken,
Yeniden kaybettiği sevginin arkasından
Evrene, hayata isyan serzenişlerinde
Saçları yumak- yumak ellerinde
Sevgi…
Sevgi, yine mi gömülüyordu maziye?
Eksik bir şeyler var diyor
Çözemediği bulmaca içinde
Dizlerini büküp başını kaldırdığında
Sis perdesi çoktan inmişti gözlerine
Zor olmamalıydı sevgiye ulaşmak
Zirvesine tırmanmayı göze alarak
Dur durak bilmeden
Koşmalı dört nala arkasından
Kırmalı zincirini kaderin bu kez
Evet bu kez tutmalı sıkıca yakasında
Tarifsiz sevmeli
Kilitlemeli kapıyı üzerine esir almalı müebbete
‘’Prangalarla bağlamalı yüreğinden yüreğine
Sevgi kalmalı gitmemeli bir yere’’
Şiirime ses olan değerli hocam Bünyamin beye çok teşekkürler
Gamze YAĞMUR
27/10/2013