Hedef uzun 
Varılmaz gecenin koynuna
Terleten yollar döner ayaz dolu sancılara
Dona kalır ayaklar
Karaltında aranır tüm mazeretler
Yazılır geceye çivi diliyle
Karaltında karartma geceleri
Eklemlerinin gevşek ritminde
Solumak havayı
Karaltında cümle cümle…



Ve 
Ensesinden dişlemek geceyi
Kanatmak en karartılı kuytusunda
Ellerinde bir dolu nöbet
Savrulmak en derin anafor dalgasının kucağına
Ex çağrışımlı korlarla aldatmak gözlerinde çakan şimşeği
Kara parçalarında aramak başka derinliğin izlerini
Hani?
Düş bozumunda kanattığın hayaller?
Nerede sığındığın nöbetçi saatler?
Hani, 
Gardiyandı zamanın içinde eller?
Hoyratsın!
Sen sürümlü karanlıkların çalımlı yanında…



Kapatırsın avazla ardına yasladığın kapıları ardından
Girilemez sabahlar
Çıkılamaz akşamlar yaratırsın sevda kınalı ellerinde
Sen
Badirelerin doymayan açlığı!
Sen!
Kanayan yaraların en görkemli sızısı
Bir virüsün arka bahçesi gibisin 
Yaşamsal olan sahilde
Kanatıp durduğun cerihadan sızarsın
Ardına bir kez bile bakmadan
Oluk oluk akar damarlardan senli sızılar
Bir kez nüfuz ettiğin yerden sökülmezsin kolayca
Koca duvarların içinden 
Süzülüp geçersin boşluk bulduğunda…



Hodri meydan konaklarda çalımlıdır 
Geçmişin… 
Geleceğin…
Zürriyetin…
Şiddetli salınımdır nefesin…
Hangi sayım seni yâd eder bilir misin?
Karelerin dikdörtgene olan benzeyişi zerrene nüksetmez
Öyle zanaatkârdır ellerin
Nakkaştır dokunuşun
Evla kanatlar sırtında 
Ah derman!
Benimse,
Takat yok dizlerimde…



Okka da mürekkep kalmadı anlatacak şecereyi
Işığın yıldönümünü kutluyoruz 
Hünerle…
Mumların fitili kısa konuşlanmış
Kendilerini aydınlatıyorlar masada
Nerede kalmış bir buseydi dünde öptüğün
İşte güzelliğin çürüyen kısmıydı
Erkek sineği kıskanıp içerleyişin…
Koptuk o yüzden
Kopuştu evvelden…
Arka sıralar, arka yollar sevmem eskiden beri
Yakaran sahnelere de dayanamam bilirsin
Severim ahkâm kesip
Kalabalık caddelerde adımlamayı
Figüratif sanatlarla ilgili salınmayı
Ah kaçanın kovalanıp durduğu dünya
Ben kaçsam bir kez de
Menzile varsa rüya
Dolansa ardım sıra bu dünya…



Hadi kaçıyorum
Manzaradan 
Sen seyret sonrasını
Bak bakalım 
Eril zanlar fark atabiliyor mu?
Gündüzlerin fevri kanatlı işveleri-ne
Kozadan hâsıl olan kelebeklere
Dokunabiliyor mu?
Bak bakalım 
Görüş varsa gözünde
Terennüm varsa dudaklarında
Bir yankı kulaklarında…
Çamların çıra kokulu yolunda
Uçurtmalar dallarda



Dökülüyor mu?
Yıldızlar göğün yüzünden yerlere
Seyret!
İlahi boyutun 
Gümüş mor alev dalgalarını
Hepsi penceremde
İzle!
Ben zannımı bırakıyorum 
Çıkarken kapıyı bir zahmet ört…



Maide Özgüç

( Zannımı Bırakıyorum başlıklı yazı maideözgüç tarafından 9.11.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.