Köyünde anasının, babasının on sekiz yaşında masum çiçeğiydi Fadime…
Günleri tezek k
okuları arasında, ineklerin memelerini sağarak,
Arada ev işlerinde koşuşturarak geçiyordu altı kardeşiyle.
Fakirlik öyle çöreklenmişti, takatı yoktu babasının,
Elden çıkarmalıydı kızını, satacak ne altını vardı ne de salkımı
Çıtır Fadime’sinden daha değerli neyi vardı ki,
Sattılar, iyi bildiklerini z
annettikleri bir herife,
Gözlerinin
maviliği miydi adamı cezbeden,
Ya da sütun bacakları mı, ya da çıtır bedeni mi,
Ne önemi vardı ki yıllar içinde babasının sattığı yetmiyormuş gibi,
Bir şişe şaraba bir genelevine peşkeş çekildikten sonra Fadime…!!!!
Genelevine zorla düşürüldüğü gün, dayak yiyerek gitmişti,
Kapıyı açan şişko, kızıl saçlı patroniçe ne iğrençti,
Bedeni titriyordu sabah ayazı gibi,
Üşüyordu sahte bakışların, kahkaların girdabında
(Kocası) cebine mangırı yüklüce koyup, hadi bana eyvallah demesi yok mu...?
Eyvallah dediğin pislik bir çamura atılan masum çiçeğin bedeniydi,
O eyvallah dediğin Fadime’nin temiz hayallerinin sırtına geçirdiğin pençelerindi
Gördün mü Fadime kapı kapandı, senin adam
gecelerin koynuna girdi
Sende sıra...! bakalım hangi pis bedenlerin koynunda sabahlarsın gari…!!!