"Sert bir poyraz
geliyor" deyince sabah sabah
Saklanmıştım sipere; söyle! Nerede, hani?
Gün doğmuş, gülümsüyor; meltem var tatlı, ferah
Boşunaymış telaşım; fırtına bu mu yani?
Razıyım darbesine o ince oklavanın
Nasıl olsa sırtımda kalınca bir keçe var
Lâkin yine de az vur, hatrına baklavanın
Ölürsem hazır değil; ne imam ne de mezar.
Sandım lavlar çıkacak kaleminin ucundan
Kuvvetle eseceksin, katıp tozu dumana.
Ve zehir içeceğim insafsız avucundan
Atamadan kendimi güvenli bir limana.
Kaçsam dahi, peşimden, ardım sıra koşturup
Yıkacaksın sanmıştım, sitenin meydanına.
Acımadan, yakarak, paçamdan tutuşturup
Atacaksın sanmıştım Esed'in zindanına.
Yersizmiş tüm endişem; yerine geldi neşem
Zaten judocu olsan etmezdin öyle âyan.
Varsın aşikâr olsun saklandığım bu köşem
Korkacak bir şey yokmuş; ortaya çıktı foyan.
Geçte olsa anladım; sinek sikletsin Dostum
Zaten başı eğiktir dolu olan başağın.
Herkese serilir de, sana delinmez postum
Miras kalmış belli ki dedenden o kuşağın :))
Ne bir çetin cevizsin er meydanında bana
Ne de yumruğu sağlam ağır sıklet boksörsün.
İyisi mi kaç burdan, kuvvet verip tabana
Millet Teyyo t/adında korkak bir tavşan görsün :)))
Sakın bir daha çatma bencileyin bu gence! :)))
Kalemim hiç benzemez kasabın satırına.
Bizde yanak öpülür deri yüzmeden önce :)))
Son kez affediyorum; Yoksul'un hatırına!
Mecit Aktürk