Öğretmenliğimin ilk yılları hem güzel, hem zordu. Şanlıurfa’nın Eyyübiye Mahallesindeki bir ortaokulda Türkçe öğretmeni olarak görevime başladım. Önceleri öğrencilerimin konuşmalarını anlayamıyordum. Öğrencilerimin hepsi Kürtçe konuşuyor ve Türkçe konuşmaktan kaçınıyorlardı. Benim Türk olmam onları bu davranışa itiyordu. İlk ay çok zor geçti. Bir süre sonra onlarla bir anlaşma yaptık. Onlar bana Kürtçe öğretecekler, ben de onlara Türkçe öğretecektim. Bu fikrim işe yaramıştı. Artık öğrencilerim Türkçe dersine katılıyorlardı, ben de her dersin sonunda onlardan Kürtçe kelimeler öğreniyordum.

     Ben öğrencilerime Türkçe öğretirken onlar da bana bir gerçeği öğretmişlerdi. Birbirimizi anladığımız zaman kendimizi korumak için ördüğümüz, iletişimi engelleyen duvarları yıkabiliyormuşuz. Birbirimize karşı sağır olduğumuzda aramızda Çin Seddi gibi duvarlar örülüyor ve o duvarları kimse yıkamıyordu. Aradaki engelleri kaldırmanın tek yolu sevgi ve saygıydı, ben öğrencilerimle bunu başarabilmiştim.

     Öğretmen sadece öğretmez, aynı zamanda öğrenir. Öğrencileriniz bazen size öyle güzel dersler verir ki hayatınızın hiçbir döneminde bunu unutamazsınız. Benim böyle bir öğrencim olmuştu. Aradan uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen ismini bile hatırlıyorum. Mehmet ACARUK …

       1996’nın sonbaharıydı. Öğrenciler öğretmenler sınıfa girdikten sonra derse girmeyi adet edinmişlerdi. Müdür Bey de bunu engellemek için öğrencilerin hiçbir şekilde derse alınmaması talimatını verdi. Ben de bu talimat sebebiyle geç gelen öğrencileri derse alamıyordum. O gün Mehmet de geç gelmişti. Zeki ve terbiyeli bir öğrenci olduğu için onu sınıfa aldım. Mehmet ise kafama bir balyoz inmiş gibi etki bırakan konuşmayı yaptı benimle. Önce parmak kaldırarak söz hakkı almak istedi. Ben kendisine izin verdim. Okula girdiğinde sınıfa geç geldiği için derse almadığım arkadaşlarını görmüş olmalı ki niçin onları derse almadığımı sordu. Ben de geç kaldıkları için onları alamadığımı söyledim. Beni şok eden soruyu sordu. “Peki beni neden aldınız öğretmenim? Ben de geç kaldım, benim onlardan bir farkım yok. Müsaade ederseniz dersten çıkıp onlara katılmak istiyorum. ” Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı, ne diyeceğimi şaşırdım ve ona kekeleyerek “Tabiî ki çıkabilirsin.” dedim. O gün dersin nasıl geçtiğini anlayamadım. Ondan hem utanmış hem de hayatım boyunca unutamayacağım bir ders almıştım. “NE OLURSA OLSUN, ASLA KİMSEYE HAKSIZLIK YAPMA!”

( Öğrenciler De Öğretir başlıklı yazı Fatma Hoca tarafından 24.11.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu