Acıların içinde kıvranıyorum.
Seni yakamozların parıltılarından içiyorum
İçimi yakıyorsun,
Bir güz yaprağının yere düşüşü gibi
Yalanlarınla yavaş yavaş
Gözlerimden düşüşünü izliyorum,
Daldan koparkenki acı gibi
Yüreğimi yaralıyorsun...
Bir çağ yangınından geçtim şimdi;
Yüreğimin ateşiyle bir kubar yaktım,
Kafam dumanlı,
Her çekiş bir bitişti,
Her bitiş bir vazgeçişti,
Yavaş yavaş ölmek gibi
Ölüyordun işte gözümde...
Gözümde sana dair hiç bir şey yok,
Sonu önceden hazırlanmış
bir tiyatro oyunuydu aşk senin için,
Oyununa iyi hazırlanmış başroldün sen
Ben ise bu oyunda zavallı bir figuran
Acıyan ben, kanayan ben...
Aşk agnostiktir bana,
Bileklerim kelepçe acısında
Yüreğim monarşik bir devlet, söz geçmez
Bedenim istismara uğramış,
Yetim bir kız çocuğu
Yorgunum, bitkinim...
Aşk değil savaş alanıydı sanki,
Galibi sen, sebebi sen,
Ölüp ölüp dirilen yine ben,
Lirik bir mısra ile füzun
Ve yüreğimdeki ağrıyla
Başa çıkamadığım yar
Şimdi saati ve tarihi bir kenara not edip
Yüreğime acıtan o şarkıyı doldurup
Son Kez mavi hırkalı resmine bakıp
Gidiyorum...
Belkide ölüme gidiyorum
Cesetimin bir sokak ortasında kalacağını,
Üzerime basılacağını bile bile
Sensizliğe gidiyorum
Yakamoz bakışlı sevgili
Hoşça kal...!!!
Melike Melis / İstanbul
25 kasım 2013