ben boş
ağzım yok
bakarken konuşuyor şekilleri umut sanarak
oysa ne basit gözleri vardı
aklında uyuttuğu ne uzun gölgeleri
kasabanızda insansız ışıklar yutan pencereler
haydi say
bir çocuk geçti
sonra bir satıcı bağırarak
sesine karıştı içimizin
sen korktun dağlar yerinde duruyor
güneş erimiş
alçalmış şarkı söylüyor
göğe uzanarak bir nehir
uzun parmaklı korsanın mumlu masasında
bulutları devirip maviyle buluşacağız
bakarsın acınır bir ağaç sayılırız
fakat kımıldamıyor yaprakların duası bu gün
kımıldamıyor
umudumuzun palavraları
bakın karşıda sıra sıra ışıklar
karamsar bir orman bol yeşil
şimdi siz onu karanlık sayarsınız vaktin koynunda
ayıldıkça kayık ve gündüzün ilk serçeleri
konarsa parmağına
sakın ağlama
ayrılığın sandalları dalgalarla boğuşurken
uyut beyaz ellerini boynumda
ve odalar boşluğunu uyutsun
son kırmızı dudaklarına yanaştığında
uyansın perdeler ve aydınlık
geceler bildiklerini uyutsun
ben bir olsam
ikilik ediyor aşk bölünüp
sanki bütün çiçekleri sulamakla meşgul
o bahçıvan benim
ya o sevinç kokulu yağmurlar
niçin mutlu ediyor seni.
(
Gündüzün İlk Serçeleri başlıklı yazı
molilaz tarafından
26.11.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.