Eskinin mitolojik kahramanları,
Okyanusun mercan kayaları gibi
Masalsı tanrılarının arasından
Belleklerimize adeta bir yıldız dökümü
Savrulmalarıyla girerken!
 
Kendi evrimlerinden
Bu yana değişmeyen tek teorinin 
Aşk olduğunun bileni değil midirler?
 
Yürek sevdasında ateşten gömlek
Selindeyse ulu bir pınarmış
Bir durulup bir çağıldarmış
Demeye görsünler,
Hep bir ağızdan şimşek hızıyla.
 
Nasıl da bilmişler diyecekken!
 
Demek ki onlar da
Evrimin bu müşkülatından çok çekmişler.
 
Tüm mitolojinin yörüngesinde
Gökkuşağı gözler sevdalarına ağlarmış
Dünya kurulmadan önce bile.
 
O yüzden aşkla bakılmış çayırın çimenine
Sararıp solmuş olsalar da
Harı böyle düşmüş dillerden dillere
Çağlardan çağlara.
 
Aşkın tek tanrıçası
Afrodit’in büyüsünde kalan
ben diye düşünmüştüm bir an
kendimi yerine koyarak!
 
İstiridyesin de dağılmış
Hezimete uğrayan aciz inci tanesi olmak var mı?
 
Belli etmesem de
Arzusunda, sevdasında, aşkta umduğunu bulamayan.
 
Nice kuşaklara ad olacak meczubunda  özlem
Savaş tanrıçalarının mihmanından yenik mahkûmca.
 
Türlü hikâyelerden güne gelen serçe yürekli ilahe 
Güzelliği dillere destansı o ten
Afetiymiş o devranın ateşinde kor latifesi.
 
Müziğin tanrısı Apollo’nun çalmış
Olduğu altın lir umurum da bile değilmiş meğer.
 
Apollo benim durgunluğuma istinaden
Bir teklifte bulunmuşsa da
Cinsi cazibem elden ayaktan düşmüştü bir kez.
 
Oklarına emir verip, gümüş yayı doğrultup 
Güneşi doğurtsa da üzerime
Sevdiği o aymaz be/ne.
 
İyileştiremedi kalbi ağrılarımı, iyileştiremedi işte!
 
Apollo, ah demiş içinden ah !
 
Oysaki ;
Ne çılgınımdın, gökyüzü arabalarımda
Doludizgin yol alıp sevişlerimin deminde yanımdayken.
 
Bak dedi Apollo
Kuğu gibi boynunu yıkmalarına
Burnu düşse yerden almayacak olanına.
 
Sevdamın sitemi boğazımda
Bana düğümlenen nefesimi geri aldır!
 
O çok sevdiğin
Mersin ağacına kurulan Eros’una aldanma
Nerede kuşların nerede sevdiklerin?
 
Eros’un dalgasında, heybesinde kaybolan
Tek sen değilsin idrakına yenilmeyen.

 
Dön gel kalbim sana, selvi gibi eğilsin!
 
Güzelliğinden feragat edeceğini bil artık
Değer verdiğim, sadağımda sandığım sana
Ulu güçler adına
Dese de.
 
Afrodit'im ya!
Bir kez takmıştım aklıma
Hasretine tutuklu olduğum
Olympos'u, Eros’a bir ok misali
Sadağından vurulan.
 
Yüreğimi; sinemin derinlerine sığdıramayıp
İda dağına karşı serçe uçuşlarında buldum
Erosun oklarına karşı, çırpınıp duruyordu.
 
Duygusunda, sevgisinde, ezgisinde
Mercan definesi gibi, yanık sevdasına tekâmüldü.
 
Apollo güvercinim olarak konmuştu
Omzuma konmasına ama!
 
Gözüm görmedikten sonra, aması vardı işte
İlgisizim diye düşünmüştüm.
 
Gücümde ki güçsüzlüğümdü
Aşk denilen gücün etik muamması.
 
Ruh bilimcilerinin çözümleyemediği
Evrim teorisinin ölümsüz tanrıçası
Apollo'yu  çizgisinde kaleminde, ç/ağında
Öldürmüştü bir kez daha..

 
 

 

 

 

 
( Aşkın Tek Tanrıçası başlıklı yazı GülsenTunçka tarafından 30.11.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu