iTiRAF
Bakmayın melül mahzun
câna cefâ hâlime
Sicilim parlak değil; vukuatım çok
benim.
Bir güzeller güzeli renk kattı hayâlime
Mecnûn’dan beter oldum; dur durağım
yok benim.
İstiyor ki "öl! " dese,
hemen orda öleyim
Ayıptır söylemesi; ben artık bir
köleyim.
Her gün üç seferim var Kafdağı ötesine
Kristal bardaklarda kuşsütü taşıyorum.
Düştüm aşkın lavına, av’ım işkencesine
Bakıp şu ahvâlime ben bile şaşıyorum
Henüz karar vermek zor; hayat aşka bir yem mi?
Dünya denen bu âlem cennet mi, cehennem mi?
Ne zaman rastlarsanız karanlık bir geceye
Bilin ki benim sebep; talimât
almışımdır.
Taç yapmak için yine gönlümdeki eceye
Mehtaptan yıldızları gizlice
çalmışımdır.
Bir bakışla başladı; eridikçe eğildim
Oysa düne dek diktim; ben hiç böyle
değildim.
Hapsettim yüreğime alıp güneşi esir
Duysam ki fîrar etmiş aşkıma zül sayarım.
Baktığımda yüzüne görsem yar müteessir
Derleyip şuasını gözlerimden yayarım.
Farzedin duymadınız; söylenenlere
kanın!
Güneş yoksa yerinde, buluttur sebep
sanın.
Bir tek "ah" çekse içten,
yanıma koşar telaş
Çınlar cihan sesimden; şimşek olur
çakarım.
Farketsem yanağından süzülmüş bir
damla yaş
Koyup kaynar kazana dünyanızı yakarım.
Eskiden kibrit vardı, zordu Roma’yı
yakmak
Şimdiyse tedbirliyim; hem benzin var,
hem çakmak!
Her deprem olduğunda yine benimdir
sebep
Öfkemden ayağımı sert vurmuşumdur yere
Ya da lav tükürürüm yâri mutsuz görsem
hep
Kar toplarım çöllerden; günde belki on
kere.
Gül, Lâle vesaire yârin adı hukuken
Size kalan üç çiçek; zakkum, kaktüs ve diken!
Sakın ola hiç kimse "ben
âşığım" demesin
Sevda bizden sorulur; bizim
tekelimizde
Şek şüphe yok hiç bunda; tehdit açık ve
kesin!
Bu yasağa uymayan can verir elimizde!
Bana kalsa neyse de, ecemin yok şakası
Kalmasın hiç kimsenin aşk ile alakası!
Bir aşık gördüm geçen; üzüldüm, kaldım
nâçâr
Çıkardım boş meydana boynuna ip
geçirip
Sordum son sözlerini; dedi "ömre
bedel yâr"
Henüz dâra çekmeden canını verdi
garip.
Daha bunlar da ne ki; cürmüm çok,
hepsi de pis
Lâkin bugünlük yeter; polis geliyor
POLİS! ! !
Mecit Aktürk