Kulağında müzik.
Alçalıp yükseliyor...
Ses?
Duyabildiğin kadar...
Öyle uzaklardan ki;
Bethoven'dan Mozart'a kadar...
İçinde hayat,
İçindesin!
Büyüttüğün,
Gördüğün,
Duyabildiğin kadar...
Meçhul !
Neresinde, ne kadar?
Nasıl kalacağın?
Bir şey bilmeden gelirsin.
Öğrenirsin... Gidene kadar.
O bile yetmez!
Ne basittir bir bilsen;
Anlatsam dinlemezsin ki...
Boş ver!
Kim dinledi ki?
Tatlı bir tuzak bu
Sonradan anlıyor insan
İş işten geçince...
Hani film izlerde insan;
Sahne gelmeden önce anlatırsın.
Tadını kaçırırsın filmin,
Hayatta böyle bir şey
İzlemene bak...
Sus ki!
Yaşayarak anlasın diyor
İnatla!
Giriyor kanına
İzle izle aynı sahne
Her seferinde unutuyorsun
Unutmak güzel şey bazen
Yoksa;
Her gün aynı saatte,
Aynı çay bardağı elinde,
Dilinin ucunda bırakıp zeytinin lezzetini,
Ekmeğin kokusunu çekip burnuna,
Nasıl tat alırsın çaydan?
İşe gideceğini hatırlarsın,
Fırlarsın sofradan,
Güzel şey hatırlamak...
Sevdiğini hatırlar;
Koşarsın sevdiğine.
Dayarsın sırtını;
Seni ayakta tutar...
Zor gelir ayrı kalmak,
Güzeldir zor olan,
Haz verir başarmak,
Kolay kolaydır zaten.
Derken…
Yalnız olmadığını anlarsın hayatta
Adı değişir sonra
Kuru kalabalık,
Kalabalıkta yalnızlık,
Binmeyegör hayat şimendiferine...
Tek gidersin
Geldiğin gibi...
Bir durakta biner diğerinde inersin…
Giderken anlatamadıkların takılır aklına;
Anladıkların sana kalır…