Son baharın ardından, keder sızar yürekten

Çekilmez çile olur hayat denen bu koşu.

Neşe göçer yurdundan, gözler yılar tümsekten

Gönüller ye'se düşer görünce sarp yokuşu.

 

Hüzün dem kaynatınca ah çekmek kusur değil

Doğarken herkes bilir! Akıbetler sır değil

Bu handa konaklamak üç gündür, asır değil

Son gününde seçersin; ya zemherî, ya kışı.

 

Tutmak istesen dâhi sımsıkıca ucundan

Uçar gider her arzun hayâlin avucundan

Göçe izin umarak duanın sonucundan

Bekler fersiz gözlerin ecel denen o kuşu.

 

Şan, şöhretin yolları çıksa dahi zirveye

Kundak kefen arası benzer Safâ - Merve'ye

Çalar birgün kapını, sorar melek; nereye?

Mezar yeri çukurdur; zor duyarsın alkışı.

 

Anlarsın ki gül sanıp derdiklerin dikenmiş

Görürsün ki yol yokuş; , düzün bitmis, tükenmiş

Dersin ki; "madem dünya geçici bir meskenmiş

Bırakın da gideyim; gösterin şu çıkışı!"

 

Takvimler gün saysa da, yorulmadan, ömürden

Kurtarmak gerek kalbi, kederden, teessürden

Karanlık çöktüğünde yol geçer tefekkürden

Tevekkül ne bilene, her dert Rahmet yağışı...

 

Mecit AKTÜRK




( Kundak Kefen Arası başlıklı yazı Mecit Aktürk tarafından 18.12.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu