Resme ilgim çocuk yaşlarda başladı. Evin yolunu zor öğrenmiştim ancak okulda resimlerim herkesçe beğeniliyordu. En sevdiğim ders de bu yüzden resim olmuştu. İlkokul öğretmenim de resim ile ilgili ve çok iyi bir insandı. İlk yani temel bilgilerim ondan akmıştı bana. Babam da yeteneğimi görünce kitaplar almıştı; bana bilgi verebilmek için. Babam ikinci öğretmenim olmuştu. Yağmur yağsa aklıma suluboyalarım gelirdi hemen; o derecede yani. Diğer derslerim de iyi olduğu için hep resimle ilgileniyordum. Hep aklımda çizim, palet, fırça ve boya kokusu :) Derken tuvale geçiş geldi. Dokuz yaşımdayken yağlıboya çalışmalar yapıyordum. İleride iyi bir ressam olmayı istiyor ve umuyordum. Hakkımdı. Mutlaka güzel sanatlar okumalıydım ben. Bu işin okulu vardı ilimizde. Bunu, onbir yaşımdayken babamdan öğrenince sevinçten dünyalar benim olmuştu. Derken ilkokul ve ortaokul yıllarında yaptığım güzel resimlerle il ve Türkiye birincilikleri almıştım. Kendimi gelecekte iyi bir ressamı olarak görüyordum. Lisede dersler zorlamıştı beni ama resimden hiç kopmuyordum. Resim sergilerini gezerdik babamla beraber. Lise bitti sonunda ve nihayet bu işin okuluna kabul edilmem zor olmadı. Orada güzel bir ortamda resim sanatını öğrendim. İyi arkadaşlar edindim. Herkez ünlü bir ressam olacağımı söylüyordu bana. Ve birgün okula giderken başıma gelen feci trafik kazası hayatımı altüst etti ama beni resimden ayıramadı. Belimden aşağısı felç olmuştu ama ellerim vardı, yani resme yetenekli ellerim . Resme devam ettim. Sergiler açtım tekerlekli sandalyemle. Hayattan kopmuyordum. Bugünü sorarsanız mutluyum tabi ki; resimlerimi dünya takip ediyor. Bu bana yaşama sevinci veriyor.
Siz de ilgilendiğiniz alanda ilerlemeye bakın. Mutlu olacaksınız.
Yazarın
Önceki Yazısı