Kirpiğimde ezgin sükût, düşlerimde yaylı fayton
Hangi sevda şu ürkünç ve solgun yüzümü ağartır!
Aşka müptela ruhumda kırılmış aynaların kesiği
Kızların belinde kurdele bağıymış nicedir umut
Ben toy sesimin kayıp baharlarına yürüyorum
Zihnimde onlarca soru, sözüm kaygan zeminde
Gül zarını düşürmüş toprağa, ırmaklar mecnun
Toprak kırıntı saklıyor derininde, karınca bitap
İçimin ateşinde kırık asa, bir şair ağlıyor kanımda
Aşkın kızıl imbatlarından saf düşlere dökülüyorum
Sus içimde kalmayacaksan, sensizliğe ağlasın şehirler
En kuytunu bana ver, içim pus, derinliğim deniz olsun
Kızgın atlar ezsin göğsümü, çekilsin kılıçlar kınından
Sırlar masal olsun, bağışlansın sevdaya ihanet suçları
Sevginle onar yapılarımı, asırlardır aşka sökülüyorum
Sevinin uzak çöllerinde vakit gece, kum fırtınayı bekliyor
Karanlığın zehrini emiyor kubbeler, dillerinde hazin yara
Ömrümün şakaklarında titrek nida, nefesim menekşe
Sırrımı yazsın nakkaşlar, künyemde ihtişamlı sevdalar
Göğsümün çeperinde bir sızı, özlemine bölünüyorum
Çıkarıp atsam göğsümden anları, söner mi kandilin nuru!
Söyle bana gökyüzü, hangi güvercinin kanadında kan var!
Toprakta söz çürümezmiş, gönlümün prangası niye şıkırdar!
Al sırtımdaki güneşi, üşümüş tenimde yuva kursun yarasalar
Aşk ateşi yeter ruhuma, çözdüm kâinat sırrını, sana geliyorum
Selahattin YETGİN