Daldım
Daldım da mahşerime, bir daha
çıkamadım
Gözüne meftun oldum, puslandım,
akamadım
Perde çekti yüzüme, Leyla’ma
bakamadım
Gölgen beni yakarken, ben
bende üşüyorum
Yüreğinden damlayıp
yerlere düşüyorum.
Aşkında mübeccelsin, sevdan arşa
ulaşır
Parlayan asumanda, huzme huzme
dolaşır
Kurtulmam imkânsızdır, şavkı bana
bulaşır
Ben aşkın
tandırında yanarak pişiyorum
Gözündeki nurunda
parlayıp ışıyorum.
Bulamadım derdime senden başka
ilacı
Günlerim zehir kusar, gecelerim
çok acı
Kırılıyor her dalı, kurur gönül
ağacı
Rüzgârla savrularak
sonsuza koşuyorum
Bahtımdaki ufuktan,
ağlayıp aşıyorum.
Berzahına giderim, ömrüm vefa
ederse
Halime şükür derim, bırak eller
ne derse
Ferhat dağları delmiş, gelip beni
bir görse
Vurduğu külüngünden,
daha çok coşuyorum
Dolanıp o dağların,
döşünden taşıyorum.
Bekir der, sadakati, yalnızlığı
yar ettim
Eller âşık dedikçe, ben utanıp ar
ettim
Senin için ömrümü yaka yaka har
ettim
Bu vefasız âlemde
üzülüp şaşıyorum
Bunca kahır dert ile
yıllardır yaşıyorum.
Bekir Akbulut
30.08.2012