Yaşın gösteriyor on dördü
masumiyetinden belli zelal
anan saçını boncuk boncuk ördü
giydirdi kırmızı bindallıyı
yanakların oldu al al
aynadan son kez kendine bak
birazdan olacaksın gelin
yeşil gözlerin neden buğulu zelal
kapandığın odalar korumaz seni
sen artık elinsin elin
savur başındaki yemeni zelal
soyun yaşamın ihanetinden
kır yüreğine takılan paslı prangaları
yaşamın sana helal
bundan böyle
kah er olacaksın kah yar
el evi olmasın sana dar
kırlangıç kanadında dağıldı düğün haberin
adı konmamış sözcüklerle yazılmış kaderin
resm edildi mavi göklere eşkâlin
özledikçe annen baban
bakıp ağlayacaklar zaman zaman
yazdıkça çözülüyor dilim
bende unuttum
orda bir ev
orda bir köy
orda bir kent
yok artık
sende kayboldu uzaklıklarım
asırlardır yazgımız böyle zelal
hiçbir yer, yar olmamış bize
kadınız eksiktir eteğimiz
baba evi der
yar evin dar
hep sığıntı yaşamışız
düşer gözlere ahu zar
geldi düğün alayı
çalıyor davullar zurnalar
hadi gül,
patlasın gamzendeki tomurcuklar
acılarını biriktir süt şişesinde
emzir büyüt içinde
tüm hayallerini baba evi eşiğinde bırak
paslı bir giyotin bekliyor seni
ölüme düştün çırak
sağlam olmazsa yerin
yaşamın dibi çok derin
duyuyor musun zelal
bu yaşam sana helal
Çiğdem ÇİMEN