Çılgın alacası
bir yaşam nakışlandı;
bağnaz karanlığın kasnağına.
Dilenci düşü döndü
başı boş bulutlarda.
Dar bir geçitti yüreği
öl diye fısıldayan kasıma...


Dört mevsimin endamı
doldurdu dünyasını
kandı yalancı bahara
Oysa;
Zamansız açan gelincik
çalmıştı ilk yazın gülüşünü
yeminler dolarken
taç yapraklarına...


Esti alaycı bir rüzgar
çığ gibi düştü
günlerin rahmine.
Savruldu polenleri
uçurum diplerine...


Boynu bükük bir çiçek açtı
sesleri baygın mavi duyan
dağın yamacında.
Sakladı destanını koynunda.


Duman yorganı örtündü
titredi gelin çiçeği
selamını alırken yeşilin.
Bir cenaze kalktı içinden
dakikaların kırılan kanatlarında.
Kanıyordu sıcacık bir merhaba.
Hoşça kal demek istedikçe
dünün tuz bastığı yaralarına...


Gelincik mevsimi diyorlar
o yüzden...
doğal, yalnız ve gururlu
başına buyruk yalnızlıklara...

Ferda Özsoy. —



( Gelin Çiçeği başlıklı yazı ferda'ca tarafından 16.01.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu