********** Nefes kesecek kadar güzel
Aklı baştan kaçırtacak kadar özel
Bir kadındı Sophie
Gençlik ve olgunluk
Masumiyet ve cinsiyet
Göz yaşı ve tebessüm
Her şeye sahipti
Olağan bir kelimeyi bile
Öyle bir zamanlamayla kullanırdı ki
Şıppadanak aşkın içinde bulurdunuz kendinizi
Kah romantik bir masada
Kah otantik bir yatakta
Yakınında uzağında
Herkes hoşlanırdı ondan
Kimi dut gibi sevdalı
Kimi aganigi naganigi
Ama arzulanırdı bir şekilde
Tüm ilgilerin merkezindeydi
Aynı zamanda çok zekiydi Sophie
Ruhunda kırk tilki kuyruk temassız
Özgürce dolaşır idi
Anlık, saniyelik, kısa ve uzun vadeli
Stratejik planlama uzmanıydı maşallah
Köylü kentli
Akıllı cahil
Zengin fakir
Çocuk dede
Ayırt etmezdi
Gani gönüllüydü
Severdi tüm insanları
George’a aşk mektupları yazarken
Joe’ya şiir okur
Michael’le kahvaltı
Tom’la serbest stilde güreşir
Abraham’la mum ışığında dans ederdi
Yetmedi, Bernard’la pikniğe gider
Ardından Henry’ye egzotik masajını yaptırırdı
Tao’ya hürmetlerle
Bu şanslı baylar
Geçirdikleri an limitlerinde bazen dakikalar
Bazen saatler
Bazen günler
Bazen haftalarca mutlu olurlardı
Ama Sophie her an mutluydu
Tek bir lahzayı heba etmezdi
Allahı var hak da yemezdi
Adil paylaştırırdı kendini **********
Böyle anlatırdı dostları Jack’e
Hiçbir zaman onun olmayan
Onun Sophie’sini
“ Keşke “ dedi
“ Keşke gençliğimde rastlaşsaydım Sophie’yle
Ve o zaman yazabilseydim
Söyleyebilseydim bunları
Ben kim miyim ?
Ne fark eder ki
Ama Joe ama Michael
Ama adı henüz konulmamış birisi
Jack diye çağırıyorlar
Siz de ne derseniz artık “
Öylesine aklındaydı hep bu aralar
Bir dua okuyup
Bir demet çiçek götürebilmeyi istedi
Sordu soruşturdu
Mezarının yerini bilen yok
Bir mezarı var mı ?
O da meçhul
Yazık, dua edeni de yokmuş
Jack yine de için için ediyordu
Sophie’nin seçimi
Koşulsuz mutluluktu
Zamansız
Mekansız
İsimsiz
Her daim mutluluk
Bedel ödemeden mutluluk
Oysa ki
Beleş hayat
En büyük bedeldi
Der iken
Gelen bir haber ile irkildi
Sophie bir şekilde ona ulaşmış
Bir kez olsun görmek istediğini
Belki de son günlerinde olduğunu yazıyordu
Öyle çok dikilmişti ki o kapının önünde
Mutluluk kahkahaları süzülürdü pencerelerden
Çocuklarını sevgi dolu büyütüşünü seyretmişti
Eşine sarılışını, öpüşünü görmüştü
Odadan odaya ceylan gibi sekişine bakardı
Jack de yıllarını o evde geçirdi
Ruhu hep bir adım beride
Saygı ile izlerdi onları
Gıpta ile izlerdi onları
Huzur ile izlerdi onları
Yüzündeki acı tebessümüyle
Taa ki kafası bulamaç edilene kadar
Dost eskizleri tarafından
Ama hayattaydı işte
Yaşıyordu
Görecekti
Belki, kimbilir belki
Dokunabilecekti de
Her zamanki nezaketiyle
Elinde bir demet çiçek
Yılları izlerken
Bekliyordu
Duruyordu
Çıt yoktu içeride
Ve
Yumuşak bir tonla tıkladı
Bir daha tıkladı
Richard açtı kapıyı
Sophie’nin Richard’ı
Jack’in olamayacağı Richard
Jack’in ulaşamayacağı Richard
Garip ama Richard’dan hiç nefret etmemişti
Kötü düşünemezdi onun için
Kızamazdı ona
O Sophie’sinin Richard’ıydı
O’nun en kıymetlisiydi
O’nun asırlık hayat arkadaşıydı
İlk kez yüzyüze gelmişlerdi
Hiç konuşmadılar
Karışık duygularla bakıştılar
Richard geriledi bir adım
İçeri buyur edercesine
Jack giremedi
Adımı gitmiyordu
Bu aşkın önünde hep eğilmişti
Kendince korumuştu hep bu aşkı
Yürüyemedi
Sendeledi
Richard tuttu kolundan usulca
Birlikte girdiler
Yatıyordu Sophie
Gözleri kısıktı
Çok güzeldi
Her zaman çok güzeldi
Birkaç damla yaş süzüldü yanaklarına
Richard’ın elini tuttu
Bir eli de Jack’e uzandı
Jack başını kaldırdı ister istemez
Yine Richard’la göz gözeydi
Hiçbir mimiğe bunca sevinmemişti
Gözler bir kez kapanıp açıldı
Ritmik kapanış süresinden farklı olarak
Jack Sophie’yi bir kez olsun üzmemişti
Ona hiç açılmamıştı
Tek kelime etmemişti
Kendince hep yanında olmaya çalıştı
Hep bir dost
Hep bir arkadaş
Hep bir yürek
Ve aşkını yüreğinde yaşadı
Yetindi yine kendine ayrılan zamanla
Yavaşça çekti ellerini
Başbaşa bıraktı onları
Arkasını döndü
Boğazı düğümleniyordu
Umutsuzca
Ruhunu çağırdı geriye
“ Rahat bırak onları “ dedi
Dinlemedi
Avucuna küçük bir not iliştirmişti Sophie
“ ben onları affettim sen de affet,
Seni hep çok sevdim
Çok seveceğim
Ama…
Kimbilir…
Bekleyeceğim… “
Ve altta bir adres
Mezarlığın önündeydi
En yakın ortak arkadaşları oradaydı
Christine, Helen, Judith vs vs
Mezartaşlarında hep aynı resim vardı
Sophie
Son nefeslerinde dahi
Uğraşmışlardı
Yalan, dolan, riya, melanet
Nice kötülük varsa kusmuşlardı
Oysa Sophie sadece sessiz kalmıştı
Sadece Richard’da açmıştı gözünü
Bilmedi Ricahard’dan başkasını
Tatmadı Richard’dan başkasını
Jack zorladı kendini
Ama yapamadı
Ellerini açtı
Duaları unuttu
Şakakları zonkluyordu
O affedemedi
Yapamadı
Sophie her zaman şefkatliydi
Her zaman beyaz yürekliydi
Tüm insanları severdi
Kin tutmazdı
Asildi, zarifti, yaşanmamış ömürdü
Tertemiz bir beden
Pırıl pırıl bir ruhtu
Jack evine döndü
Mary’sine sarıldı
Bir gün olsun ihmal etmemişti
Başının üzerinde taşır
Arzularını emir telakki ederdi
Tüm ailesine bağlıydı Jack
“ seni birisiyle tanıştırmak istiyorum “ dedi
Yine o beyefendi duruşuyla
Richard açtı kapıyı
Konuşmadan ilerlediler
Dördü aynı odadaydı
Sadece huzur vardı
Sadece güzellik vardı
Ama acıyordu içleri
Gözler konuşuyordu
Sophie Mary’nin saçlarını okşadı
Sessizlik
Richard ve Mary odadan çıktılar
Jack duygularına öyle hakimdi ki
Yıllardır kimseye açılmadı
Kimseyle konuşmadı
Nasıl yani ?
Biliyorlar mıydı ?
Sophie’ye yaklaştı
Ellerini tuttu yine
Sophie’nin gözleri kapandı
Dudakları fısıldıyordu
Biraz eğildi Jack
Biraz daha
Sophie’nin eli yana düştü
Yığıldı kaldı
Dizlerinin üzerine
Richard ağlıyordu
Sesssiz sessiz ağlıyordu
Mary ağlıyordu
Jack ağlıyordu
….
….
Üçüncü kuşak Jack
Merakla soruyordu
Bir demet çiçek bırakırken
Büyükannesinin
Neden iki demet daha aldığını
Anlamaya çalışıyordu bir yandan
“ Sophie’yle Richard kim ?
Dedem neden burada yatıyor ?
Arkadaşlar mıydı ? “
Babaanne yanıtladı
“ Her üçü de bunu hak ediyor “
Ve demetlerden birisini Sophie’ye
Diğerini Richard’a bıraktı
Yağmur başladı
Mary göğe baktı
Yürüdüler
Mehmet Çağatay Ünlütürk