Şarktan nur gibi doğan,
tıpkı güneşe eşçe
Türkü, Kürdü, Arabı; el
ele ve kardeşçe
Aynı liva altında, tek
beden ve aynı ses
Bu âli kardeşliğe etmeli
dünya heves
Îsar en aziz haslet ve
halis mütedeyyin
Atılsın gönüllerden;
haset, tefrika ve kin
Bitsin bu zulümatlar,
ayrılıklar kalmasın
Rahman’ı seven kullar,
sakın nefse dalmasın
İhdas olsun kardeşlik,
İttihad-ı İslam’da
Gerekirse fedadır, şu anam
da, babam da
Bu yol her şeyden kutsal,
bu dava en mehâbet
Pineklik ve boş vakit yeri değildir mabet
Muhallefûn en zelil,
fârizaya muhalif
Bir vakit ki ankebut
Sevr’i örmüştü lif lif
Yine eskisi gibi, Şarkta;
Hazar ve Basra
Garpta; Cebeli Tarık
“Yemin olsun ki asra”
Merdut fikirlilerin,
fikrini gerçek sandık
Kardeş, anne ve bacı aynı
kazanda yandık
Ey Ümmeti Muhammed! Hani
mümin kardeşti
Kardeş kardeşi kesip,
kardeşe mezar eşti
Veyl olsun halimize, İslam
birleşin dedi
Biz ayrıldıkça düşman,
daha da çok gürledi
Tağrir ettiler bizi, tıpkı
budala gibi
Bir hayat sundular ki,
sanki cehennem dibi
İslam bunun neresi, bu hal
şimdi İslam mı?
Kardeşe sırt çevirmek,
helal yahut haram mı?
Putlara eğilmek yok,
yalnız hakka iltica
Ne zaman son bulacak ebed
yolda ihtiba
Müminin karşısında tam bin
ordu zabıta
Dünya olsa ne yazar, onda
bekçi rabıta
Yaşadık sürgünleri,
günahlarla ittihaz
Bizim lügatte huzur,
kafirinkindeyse haz
En ilerinin adı, geriden
daha geri
Ufka kör olmuş gözler, gök
sanıyorlar yeri
Ömür dediğin tılsım, hem
irade, hem kader
Özenti belasından, seneler
kerb ve heder
Ne büyük bir sözdür o; “La
ilâhe illallah”
“Yevme ekmeltü dinen”,
Muhammed Resülullah
HAMZA KAPLAN ŞUBAT 2014