Ara sıra sebepsiz adın geçince hâlâ; Karılmış hüzünlerde burnumu yalar, sızı Sinemde tepe taklak düşmeye ramak kala Bir yanım isyan eder ’unut’ der ’hayırsızı’
Genzimi düğümleyen gelmiş, geçmiş duygular En dipsiz karanlıkta içerimde bir yerde İhanetin nefesi takvimleri sorgular Sararmış yaprakların ahde vefası nerde
Çaresiz kalışımdan gözlerim dolu dolu Titreşen kirpiklerden sen yağarsın üstüme Basıp, geç üzerimden kollama sağı solu Bırak benimle kalsın bulutlar küme küme
Okunuyor izharım yüzümde ağır ağır Niyetler tesbihinde dile düşer Rabbena! Ölüm fısıltısına kulaklarım da sağır Ya, dermansız dizlerim aczi anlatır bana
Hüsrânla serildiğim hâller cana münasip Buz tutan el ayaktan güneş saklanmış bugün Esip aklıma giren deli poyrazda kayıp Belki de gerçeklerden ya da her şeyden üzgün
Uçmaz sevdiğim kuşlar onlar da mı yas tutar Nemlenmiş kanatları ağırlaşmış yerime Gönlümün kavgasında sevgiler katar katar Göçer başka illere acı dolar serime
Şikayetim kendime, dalgalanmış yürekle ’Ağladığın sevdaya; bir damla akmayandan, Ne beklersin boşuna, hatrı kalmış dilekle Üstelik de yetimsin geriye bakmayandan’
( Sızı başlıklı yazı Nezahat KAYA tarafından 21.02.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.