Dile Gel!
Mahzun kalma bir
kenarda, dile gel!
Çanakkale neymiş anlat, an kalem
Varsın gözler yaşa dursun, aksın sel
Aldırma sen! Ağla, ağlat, yan kalem.
Dil yorulmaz Hüda'sından niyazdan
Irkım yılmaz tipi, bora, ayazdan
Yüzlerce yıl huzur veren boğazdan
Yüz yıl önce akan kandı, kan, kalem!
Ferasete yakın edip uzağı
Göster bize her hileyi, tuzağı
Tütsün Türk'ün ilelebet ocağı
Ele inat, kat canıma can, kalem.
Deyip "nesil tarihine duyarsız,
Kalpler katı, bakışlar kor, dil arsız"
Söz söyleme, düşünmeden, ayarsız
Kan kussanda, sebep şerbet san kalem.
Düş ardına VATAN denen ecenin
Yırt ye'sini kasvetini gecenin
Her dizede hakkını ver hecenin
Sivri ucu mürekkebe ban kalem!
Unutma ki kında kılıç pas'taysa
Ezan suskun minareler yastaysa
"Kızıl elma"m görünmüyor, pustaysa
Züldür bize her gün çalan çan kalem!
Şehitlikler BAYRAK için fidanlık
İnananın dilinde ah bir anlık
Ebediyen sürmez asla karanlık
Sabredene yakın şafak, tan kalem...
Mecit Aktürk