OĞUZ BATIN: Öncelikle hoş geldiniz Gülseren Hanım. Kısaca sizi tanıyabilir miyiz? Gülseren Akdaş kimdir?
GÜLSEREN AKDAŞ:
Güneşin gökyüzünü ısıtmaya başladığı zaman, zaman da hırçın
rüzgârlarının karlarla kaplandığı bir 18 Mart sabahı gözlerini dünyaya
açmış. Sevgi ve paylaşımların, bir lokma ekmeğin bölüşüldüğü altı
kardeşin, toprağın, ağacın meyvenin ve sebzenin harmanlandığı bahçeli
küçük bir evde. Sevgiyi duyumsayarak, yüreğinin derinliklerinde
yaşadıklarımı, yaşamadıklarımı acılarımı sevinçlerin, sevgilerin en
çokta aşkımın düşleri ile severek yaptığım öğretmenlik hayatımın 41.
yılında hala izlerini silemediğim mesleğimden 1996 yılında ayrılarak
özel sektörde de uzun yıllar çalıştım.
Öğretmen okulu
yıllarında başlayan şiir ve deneme yazılarımı internet ortamının artması
ile birçok edebiyat sitesinde. Antoloji.com. Milliyet blokta yazarken
Güncel Sanat, Antalya sanat, Galapera ve Acemi gibi birçok dergide ve
yerel gazetelerde köşelerimde, köşe yazarlığı, Habersim yerel gazetede
yazı işleri müdürlüğü.
Neyzen Tevfik şiir şöleni
etkinlikleri düzenleyiciliğini yaptığım dönemde. Adını koyamadığım
sevdam, Yine Bir Hüzün Akşamı şiir, Küstüm Çiçeği küçük öyküler ve
denemelerinin bulunduğu 3 kitabım var. Bafra Kültür ve Sanat
Etkinliklerini Destekleme Derneğinin kurucusu ve başkanlığımı yaptığım
şu dönemde Mavi Yürekler şiir antolojisini. Maviye Yolculuk şiir Şehr-i
Şiir şiir antolojisi ve Kuzeyden Esen Hayaller öykü, kitaplarını
çıkardım. Bir Avuç Umut öykü, Gurbetçi şairlerimiz ile bir antolojisi,
Her yürekten Bir Deneme, İki basılmaya hazır roman çalışmalarımda devam
etmekte
İki çocuk ve iki torun sahibiyim. Çeşitli kültür
ve sanat faaliyetlerine aktif olarak katılıyorum. Bulunduğum yörede
birçok etkinlikleri yapmaya devam ediyorum.
KÜSADER BAŞKANI
OĞUZ BATIN: Karadenizli bir şair olarak Samsun'a benim gibi gelmeyen ve
gelmek isteyenlere Samsun'u görmüşçesine bize anlatır mısınız?
GÜLSEREN AKDAŞ:
Samsun, aydınlık Türkiye’nin ilk ışığı, ilk adımıdır. Samsun bölgemizin
gelişmesin de öncü olmak, varlığıyla geleceğe umut olmak zorundadır.
Karadeniz Bölgesinin hem iç bölgemize geçişi, hem de kuzey komşularımıza
ve doğuya açılan etkin bir kapısıdır.
Karadeniz’de dalgaların
Samsun yalısını yaladığı bir güzel Mayıs sabahında sisler içinde bulanık
Samsun’a doğan güneş bir doğuştur. 19 Mayıs 1919’uz Türk Milletinin
makûs kaderinin değiştiği gündür. Her köşesi hala tarihin izlerini
taşıyan ‘’Bandırma vapuru sahilde gelenlere tarihi yaşatır. Maketi
müzeleri. Atatürk’ün evi. Şehri Amissos Tepe tepesinden seyretmenin,
lezzetli balıklarını yerken bir başkadır. Efsanede olsa, gerçekte olsa
Samsun yakınlarında yaşadığı söylenen Amissos kadınlarının maket köyü
görülmeye değer. Masal diyarında çocuklarımız eğlence ile masal
Kahramanları ile hayal dünyalarına yolculuk yaparak mutluluğu yaşarlar.
Saymakla bitiremeyeceğimiz daha binlerde park, bahçe. Plajları tarih
kokar Samsun’um benim.
Ben Bafra’da yaşıyorum, bir iki kelimede
Bafra’dan söz edeceğim. Bafra Samsun’un en büyük ilçesi. Kızılırmak’ın
bereketli ovası, Samsun ilinin gözdesi. Cennet köşeleri ile Altınkaya
Barajı, İkiz Tepe Höyükleri, tarih kokan Asar Kalesi, camileri
çeşmeleri, deniz feneri, dünyanın 4. sü kuş cenneti, Akalan şelaleleri
ile Karadeniz’in cenneti
OĞUZ BATIN: Derneğiniz hakkında kısa bilgi verir misiniz? Derneğinizin aktiviteleri nelerdir?
GÜLSEREN AKDAŞ:
Derneğimiz bir kültür derneğidir. Yazan, yazabilen, bir eser meydana
getirebilen, edebiyata gönül veren yazım dostları ile kurduğumuz birçok
faaliyet ile yazarı, şairi, okuru, kitapla buluşturduğumuz etkinliklerle
buluşturduğumuz, çalışmalarımızla çok takdir aldığımız, bu takdire
layık olmaya çalıştığımız yuvamızdır.
OĞUZ BATIN: Sohbetlerde
olmazsa olmaz bir sorudur. Şiir nedir? Şiir yazmaya ne zaman başladınız?
Örnek aldığınız isimler varsa kimlerdir? En çok sevdiğiniz beş şiir
nedir?
GÜLSEREN AKDAŞ:
Şiir; gönülden gönülle kurulan duygu köprüsüdür
Ortak duyguların buluştuğu, gönüllerde huzur ve muhabbetin mısra
mısra, döküldüğü, okuyana, yazana rehber olan bir sevgi yumağıdır. Şiir
yüreklere kurulan sevgi, gönüllerden silinmeyen aşk ateşidir. Şiir akışı
olmayan sudur. Şiir şairin çığlığıdır, çoğu zaman, kimi zaman da
kahkahasıdır. Sazın teline vurur gibi, aşkların anlatıldığı duygulardır.
Şiir aşığın dudağından damlayan kan, sarhoşun ağzında mezedir. Bütün
şarkılar şiirdir. Şiir deyince; her şarkı, her türkü içimizdeki acıyı
ezbere bilir ve söyler, sanki bütün şarkılar bizleri anlatır, bütün
şiirler bizlere yazıldığı içindir, başımızı öne eğdirir. Gözlere söz
geçmez olur, akar. Her şiir biraz gözyaşıdır.
İlkyazı ile
denemelerim 68-69 yıları arasında öğretmen okulları arasında yapılan
kompozisyon yarışmasında aldığım ödül sonunda edebiyat öğretmenimin
heveslendirmesi ile başladım. Günlük ve hatıra defteri, şiirler derken
yazım hayatım birden hızlandı. Edebiyat öğretmenimin kontenjandan Eğitim
Enstitüsü ne devam imkânı sağlaması, bana edebiyat dünyasının
kapılarını açacaktı, çok özel sebeplerden gidemedim. O yıllarda yazmaya
ara verdim. Sonra okuduğum her romanın veya şiirin bende bıraktığı
duygusallıkla karımı satır aralarında saklamaya başladım.( eşim ve
çocuklarım da dâhil bir daha kimse ile paylaşmadım). Bu belki de
kırgınlığımı saklamanın başka yöntemi olabilir İnternetle tanışmamın
ardından Şimdi gönlümce yazmanın keyfini çıkarıyorum.
En çok: Nazım Hikmet- kadınlarımız
Bizim kadınlarımız:
Korkunç ve mübarek elleri
İnce, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
Anamız, avradımız, yârimiz
Ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
Ve soframızdaki yeri
Öküzümüzden sonra gele
Ahmet Telli: AKBABALAR KELEBEKLER
Akbabalar bin yıl kelebekler
Bir mevsim yaşarlarmış ki aşk
Da kısa ömürlüdür, başlar
Gibi biter yaşanmışsa eğer
Orhan Veli Kanık: İstanbul’u Dinliyorum Gözlerim Kapalı
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgârında ter kokuları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
Can Yücel:
Akdeniz yaraşıyor sana
Yıldızlar terler ya sen de terliyorsun
Aynı ıslak pırıltı burun kanatlarında
Hiç dinmiyor motorların gürültüsü
Köpekler havlıyor uzaktan
Demin bir çocuk havladı
İclal Aydın: SENİ SEVİYORDUM SENİN HABERİN YOKTU
İnsan her gün anımsar mı aynı gözleri
SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu
Saçlarını izliyordum uzaktan,
Kulağının arkasına düşüşü ve burnun,
Herkesten başkaydı işte...
Güldüğün zaman yukarıya bakardın;
Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı...
OĞUZ BATIN: Öykü yazarı olduğunuz göre öyküyle de ilgili soru sormak
isterim. Öykülerinizdeki konuları ve karakterleri nasıl
oluşturuyorsunuz?
GÜLSEREN AKDAŞ:
Öyküyü yazmadan önce bir kurgu hazırlarım. Ona kişiler yerleştirir onlara can veririm.
Karakterleri; bir söz, bir anı. Okuduğum bir öykünün sonrası aklıma
gelen ben olsaydım şöyle yazardım diye başladığım öykülerim de vardır
OĞUZ BATIN: Öykülerinizdeki karakterlerden sizi ve çevrenize benzeyen bir karakter var mı? En çok sevdiğiniz karakter hangisi?
GÜLSEREN AKDAŞ:
Öykülerim tek karakter üzerinde oluşmuyor. Her öykü bir yeni karakter
ortaya çıkardığımız için sevdiğim özel bir karakter yok ama benim
öykülerim daha çok kadın ve kadını anlatmakta. Her karakter benim
çocuğum gibi hepsini çok seviyorum. Şimdi yeni bir çalışmam ve bunda
Gülsüm Karakteri ile birbirini takip eden bir öykü dizisine başladım,
İnşallah beğenilir de devam ederim.
OĞUZ BATIN: Öykü yazma
korkum vardı açıkçası, cesaretim yoktu. Bu, cesareti siz verdiniz.
Antolojiniz için başladım yazmaya. Sapık adlı öykü çıktı beğenmedim.
Sonra Çılgın Vasiyet. Ve antolojinize yolladım. Benim gibi olanlara öykü
yazmakta neler tavsiye edersiniz?
GÜLSEREN AKDAŞ:
Yeni
öykücülere benim tek tavsiyen okuyun, okuyun. Öykü yazıyorum diyen bir
yazar Saik Faik Abasıyanık’ı, Sabahattin Ali’yi, Barış Bıçakçı’yı, Cezmi
Ersöz’ü, günümüzde ünlenen, İnan Çetin, Ayfer Tunç gibi birçok
öykücünün öykülerini okuyarak, kendini geliştirebilir. Demek ki çok
okumaktan geçiyor bu uzun yol
OĞUZ BATIN: Sizce mutluluk nedir? Mutluluğun resmini kelimelerle çizebilir misiniz?
GÜLSEREN AKDAŞ:
Mutluluk sözlükte; Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan, bahtiyarlık anlamına gelmektedir mutluluk.
Düşünürlere göre mutluluk, "mutsuz olmamak"tır. Mutlu kişi, en canlı
zevkleri veya en büyük hazları tatmış kişi değildir. Mutlu kişi hayatını
hem bedensel hem zihinsel çok büyük acılar yaşamadan geçiren kimsedir.
Mutluluk bir duygudur. Duygularımız güdüler gibi davranışlarımızı
harekete geçirir. Mutluluk yaptığımız iş sonunda hissettiğimiz duygudur
ve adeta bizim ödülümüzdür. Bu ödülü aradığımız şeyler ise değişir.
Hepsinin sonunda bekleyen mutluluktur. İş, arkadaşlık, aile, ilgi
alanları kariyer hep mutlulukla sonuçlanmasını istediğimiz şeylerdir.
OĞUZ BATIN: Çıkardığınız şiir kitaplarında bahseder misiniz? Şiir kitaplarınız beklenen ilgiyi gördü mü?
GÜLSEREN AKDAŞ:
Antolojileri saymazsam şahsi iki şiir kitabım var. Okuyanlardan çok
güzel yorumlar alıyorum. Ama roman, öykü gibi çok kolay satılmıyor.
Çünkü bizler çok az kitap alan ve okuyan bir toplumuz. Belli yazarlar
okunur. Bununda sebebi reklamını yapamadığımızdan,
OĞUZ BATIN: Öykü ve öykü antolojisi kitaplarınızdan biraz bahseder misiniz?
GÜLSEREN AKDAŞ:
Bu ikinci öykü antoloji hazırlamam, İlk çıkardığımızda ‘’Kuzeyden Esen
Hayaller’ öyküsünü de on üç arkadaşımla çıkarmıştım. Bu ikinci, yeni
çıkan’’ Bir Avuç Öykü Seçkileri’’( antoloji demiyoruz artık) on üç bir
şeyler yazan genç öykücülerin gönül verdiği. Bir umutla yola çıktıkları
benimde el ve gönül verdiğim içinde öykülerimin olduğu bu kitabımız
sizlerle buluşmak üzere Altın Post yayın grubundan çıktı.
OĞUZ BATIN: Gerek şiirde gerek öyküde kullandığınız bir teknik var mı? Varsa bu işin sırrı nedir?
GÜLSEREN AKDAŞ:
Tabi k, edebiyat dünyasının içinde olunca bir akıma bir kişiye yakın
oluyorsunuz. Ama çok bariz bir tekniğim yok, konuya göre
şekillendiririm. İlk serbestle başladım şimdi hecede yazıyorum.
Yıllarca deneme yazdım şimdi öykü yazıyorum.
OĞUZ BATIN: En çok sevdiğiniz kendi yazdığınız şiir ve öykünüz hangisidir? Neden?
GÜLSEREN AKDAŞSon kuşlar, Umut Treni… hepsi benim ayırmak çok zor,
anısı olan (kaybettiğim bir arkadaş için yazdığım) Senden Özür Dilerim
şiir bir de torunlarım için yazdığım kitabıma da adını verdiğim, Adını
Koyamadığım Sevdamsın Benim için çok özeldir.
OĞUZ BATIN: Benim gibi
henüz çiçeği burnunda, kadrolu olmasa bile öğretmenlik yapanlara
öğretmenlik konusunda neler tavsiye edersiniz? Öğretmenlik nedir? Hiç
unutamadığınız bir anınızı paylaşır mısınız?
GÜLSEREN AKDAŞ:
Öğretmenlik çok özel, çok güzel. Hayatta herkesin ‘’ benim öğretmenim’
denilen para ile satın alınmayacak hayallerin süslendiği bence tek
kutsal meslek.
Genç öğretmenlere tek bir tavsiyem çocukları çok
sevin, onları anlayın, bir zamanlar sizin de bu sıralarda oturduğunuzu
unutmayın, çocuk çocukluğunu yapmalı.
‘’Bir gün Türkçe dersinde ‘’
güzele bakmak sevaptır ‘’ sözünü açıklıyordum. Öğrencilerimden Cihan
Kırıcı’ya sır gelmişti. Yerinden kalktı masama ellerini çenesinde
birleştirip bana bakıyordu. Ben ne yaptığını sorduğumda.
-Ata sözünü açıklıyorum dedi
-nasıl diye sorduğumda
-Dünyanın en güzeli, öğretmenime bakarak demişti.
OĞUZ BATIN: Önümüzdeki günlerde edebiyat adına yapacağınız projelerden bahseder misiniz?
GÜLSEREN AKDAŞ:
1 Nisan Halis Kurtça Kültür Merkezin de bir KÜSADER Şiir grubu ile bir
etkinliğim var. ‘’saz, söz, benim de sözüm var ‘’diyenlerle beraber
olacağız
Bir ‘’Gurbet Dizelerinde Demlenmiş Yürekler’’ adlı basıma hazır şiir seçkileri
Sadece kadın yazarların kadını anlatan yazarların birbirinden haberi
olmadan yazdıkları bir proje var. Bu 5 öykücü, beş il de öyküler
yazılıyor ne çıkacağını çok bilmiyorum ama her emek güzeldir
Bir hazır deneme seçkileri
Birde benim hazırladığım şimdi ismini vermek istemiyorum. Çok zevkle
okunacağını sandığım. Tarihten dökülmüş öykülerin harman edilmiş bir
çalışmam var.
Proje çok
OĞUZ BATIN: Rolleri değişelim bu soruda. Siz soru soran olsaydınız bana hangi soruyu sorardınız?
GÜLSEREN AKDAŞ:
Sizde bu yazım dünyasında adım adım ilerlerken, ne umuyorsunuz. Bu
edebiyat dünyasında nereye gelmeyi hedefliyorsunuz. Bu hedeflerinizi
gerçekleştirmek için hangi projeleri hayata geçirmeyi düşünürsünüz.
OĞUZ BATIN:Elbette işin maddi boyutu da var ama maddi boyutundan ziyade
benim tek umduğum tek hedefim yazıklarımın insanlara bir faydası
dokunması.Ben işin prgamatik boyutundayım.Daha öncelerde de söyledim
hedefim bir roman yazmak,ki çalışmasına da başladım.Üç aylık zaman
müddetinde romanının karakterinden kurgusuna kadar önce zihnimde
yazdım.Polisiye roman çalışması olan Gri'de şu anda onuncu
sayfadayım.Yakınlarıma fikir danışmak amacıyla okutuyorum,kendilerine
çok teşekkür ederim.Eğer gerçekten de içime sinerse yazdığım romanı
piyasaya çıkarmak isterim.Öncelikli hedefim roman.Ve daha pekçok edebi
türlerde eserler vermek istiyorum.Edebiyat,iki uçlu şahane ötesi bir
alandır.Sanatsal boyunun dışında bilimsel çalışmalarda da
bulunmak,yüksek lisans yapıp ilerlemek istiyorum.Kısacası,son nefesime
kadar edebiyatın içinde olmak istiyorum gerek sanatsal gerekse bilimsel.
Benimle röportaj yaptığınız için çok teşekkür ediyorum. Eklemek
istedikleriniz varsa.
GÜLSEREN AKDAŞ:
Bana göre gençlerin önce
çok çok okumalarını, okuduklarından aldıkları bilgilerin ışığında
yazacakları şiir, öykü, hikâye hangi türe ilgi duyuyorlarsa o yönde
ilerlemek için bol bol yazıp önce olgunlaşmaya bırakmalı sonra o
yazılanları tekrar ele alarak gözden geçirerek öyküleri gönül rafına
yerleştirmesi lazım. Benin önerim bu genç öykücülere.
Siz genç
yazım dostlarımı, zevkle, keyifle takip etmekteyim, bu güzel yazım
dostları ile olmak çok güzel bir duygu, bol okuyuculu, uzun soluklu
olmanızı dilerim.. Beni de hatırlayıp böyle güzel bir projede olmak çok
güzel.
Teşekkür ediyorum…Size şiir ve sevgi dolu harika bir ömür diliyorum..