Puslu bir havaydı karşılaştığımız vakit
Ve hüzün yağıyordu gökyüzünden
Şafak ise her zamanki kızıllığından çok öteydi
Sanki gök ağlayacak, ama yağmur değil
Kan yağacaktı topraklar üstüne
Bir ahir zamandı gözlerinin gözlerime değdiği an
Ve toprak çatlıyordu ellerin ellerime değdiğinde
Gece ise her zamanki karanlığından çok öteydi
Sanki birazdan düşecekti yıldızlar gökten
Ay değmeyecekti bir daha gözlerimize
Aslında ismi olmayan bir mevsimi yaşıyorduk ikimiz de
Ne kan yağmurları görmüştük
Ne kızıl şafakların ötelerini
Ne de yıldızların gökten düşüşünü
Biz gözlerimizde görüyorduk her şeyi
Güzel, çirkin, iyi ve kötü
Ama sessizce ve sadece gözlerimizde
Artık günleri karıştırıyorduk aşk sarhoşluğundan
Ve yolculuklara çıkıyorduk düşler vadisinde
Güneşe inat geceleri
Geceye inat güneşli günleri yaşıyorduk
Umutlara hüzün, hüzünlere umut
Acıya mutluluk, mutluluğa acı giydiyorduk
Çünkü biz korku nedir bilmiyorduk
Seviyorduk hem de ölesiye seviyorduk
Yazan Seslendiren Mehmet Aküzüm